on dördüncü bölüm, görebileceğiniz en sikko takım

190 31 7
                                    

Kim Mingyu katır inadıyla yukarıya, sarayın içine girmeyi kafasına koyduktan kısa bir süre sonra ona yardım edebilecek iki kişiyi de karşısına almıştı. Hatta fazlalık olarak gelen üçüncü kişi Jun da karşısına dikildiğinde halen Wonwoo ile yakınlaşmasından dolayı surartının dağıtmadığını kendine hatırlattı.

"Yani sen şimdi şansölyenin oğlunu şansölyenin evinden şansölyenin ruhu duymadan kaçırabileceğini düşünüyorsun."

Pezevengin yapamayacağını betimlemek için ısrarla bastırdığı şansölye lafının her biri daha da sinirlerini bozan Mingyu ters bir bakış attı. Kalkıp üzerine atlayıp onu boğmaması için hiçbir sebebi yoktu aslında. Sadece önce ulaşması gerektiği bir Wonwoo vardı.

"Hatırlatırım benim götümü o kurtardı."

Toplanabilecek ne kötü grubun sonuncusu olarak lafa giriş yapan Seungkwan omzuna kolunu koyduğunda Mingyu ses etmedi.

"Beni üstten o kurtardı. Şu an benim sayemde cebine giren karatlar Mingyu olmasaydı olmazdı."

Serseri kendisi bir şey demeden pezevenge cevap verilmesinden dolayı dört köşe olmuş bir şekilde gülümsedi. Jun dudak büzdü.

"Merak etme senin karşılığında yüklü ödeme yaptım ona."

İşte bu bok yoluna dönen kısımdı. Mingyu başında dikilen fahişenin sinir küpüne dönüşen tavrına karşı hemen cevabı yapıştırdı.

"Paraya yok demem biliyorsun."

Seungkwan ise bu kısımdan daha başka bir kısma takılmış gibiydi. Serseri omzuna yumruk yese de çok da sarsıcı bir şey değildi.

"Kırışmamız gerekirdi!"

Neden kırışacaktı ki? Hem Seungkwan'a cebine para girmesi için iş bulmuş hem de Jun'a iyi bir çalışan bulmuştu. Eğer serseri olmasaydı bu olmayacağına göre para sonuna kadar kendi hakkıydı.

"Götünü yukardan kurtardığıma say."

Tamamen karşılıksız kurtardığı için gıkını çıkaramayan fahişe sustuğunda asıl konuya dönmeyi bar tezgahının arkasındaki kişi hatırlattı.

"Konunuza dönebilir misiniz artık?"

Hepsi dönüp Mingyu'ya baktığında serseri az çok kafasında bir plan yapmış olmayı planlıyordu ancak hiçbir sikim bilmediği bir konuda plan yapamazdı. Daha önce sarayın içine girmeyi bırak yanından geçmemişti. Bu konuda en bilgili olan Seungcheol devralmış gibiydi.

"Sarayın içine fark ettirmeden girme şansın yok. İçeride yüze yakın bekçi görevli ki bu şansölye çevresine doğru bekçilerin sıklaştığı anlamına geliyor."

Wonwoo da babasının dizinin dibinde olacağına göre onlarca bekçiyi nasıl geçeceğini düşünmesi gerekiyordu. Eski korumaya fark ettirmeden kaçamak ve şehvet dolu bakışlar atan Jeonghan'ın dehşet tilki aksine en iyi fikir pezevenkten çıktı.

"Eğer onlardan biri olursa bekçilerden gizlenmesine gerek kalmaz."

Mingyu arsız barmenin hareketine karşı ona gözlerini dikmişti ki Jun'un fikri ile herkes sessizleşti. Seungcheol hiç farkında olmadığı ortamda tamamen düşündüğü planı az çok ortaya döktü.

"Olabilir. Saraya yakalanmadan girmeyi başarırsan sana içeride yardımcı olacak bir planım var."

Seungkwan az çok oturan plana dahil oldu.

"Bekçi kıyafetini nereden bulacağız?"

Herkes birbirine baktığında aslında Mingyu üste bir ön tur yapıp herhangi bir bekçiden çalmayı düşünüyordu. Yapamayacağı şey değildi.

Alt Şehir Serisi | SeventeenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin