Seungkwan onun bardan çıkıp onun evine doğru yola koyulduğunda aklından ne geçiyordu veya neden böyle bir şey yapıyordu emin değildi. Evet işin ucunda Jeonghan ve tehdit faktörü de vardı ancak düşündükçe şantaj olmasa da bu eve gelecekmiş gibi hissediyordu.
Son zamanlarda götü ne zaman sıkışsa veya başı ne zaman kalabalıklaşsa buraya kaçabilirmiş gibi hissetmişti kendisini. Şimdi o evin önünde durduğunda bunu daha iyi anlayabiliyordu. Vernon'un sözlerinin üzerinde ne kadar etkisi olduğunu fark ediyordu.
Başı sıkışırsa gelebileceği bir yer varmış gibi hissediyordu. Bu da davranışlarına yansıyor, Seungkwan daha korkusuz ve daha riskli hareketlerde bulunuyordu. Açıkçası bundan rahatsız olduğunu da söyleyemezdi. Son günlerde yaptıkları omuzlarından yük kalkmasını sağlamıştı.
Şimdi ona böyle şeyler sağlayan eve geldiğinde içinde bir gerginlikten çok sakinlik vardı. Yine de Vernon'un durduk yere izin almasının arkasında bir şey olduğunu da düşünmeden edemiyordu. Dış kapıyı açıp içeri girdiğinde evin kapısı anında açıldı.
Vernon paslı dış kapının sesini duymuş ve anında kapıyı açmıştı. Seungkwan bu ani karşılaşma karşısında biraz gerilir gibi olsa da derin bir nefes alıp merdivenlerden aşağıya inmeye başladı.
"Jeonghan iyi olup olmadığına bakmamı istedi."
Kapıya kadar indiğinde ona girmesi için yol veren adamın peşinden içeri girdi.
"Onca insan içerisinde seni mi gönderdi?"
Yani o kadar insan içerisinde ve altında onca çalışan insan içerisinde kendisini göndermesi de tuhaftı. Tam o anda söylediği sözler aklında canlandı. Burası benim dünyam Boo. Bilmediğim hiçbir şey yok. Hassiktir. Biliyordu. Her şeyi biliyordu. Yaptığı imayı daha yeni anlamıştı.
"Çünkü biliyor."
Vernon durup öyle baktı ona.
"Neyi?"
Seungkwan bunu nasıl söyleyeceğini bilemedi. Yani onun karşısında ona bunu söylemek gerçekten utanç vericiydi.
"Benden hoşlandığını."
Tıpkı ilk günkü düzelteceğini fark ettiğinde Seungkwan atladı.
"Sus, sakın! Biliyorum."
Onun bir kez daha ilanı aşk edişini dinlemek istemiyordu. Asıl konuya dönüp konuyu değiştirmek ve kızaran yanaklarını saklayabilmek istedi.
"İzinliymişsin bugün."
Vernon onunla uğraşmaktan vazgeçmiş gibi rahatça salonun ortasındaki koltuğa oturdu.
"Evet."
Seungkwan daha uzun bir açıklama beklediği için öylece bakakaldı. Böyle kestirip atmaması gerekiyordu.
"Seni ilk defa izin alırken görüyorum, bir şey mi oldu?"
Kendisi de oturduğu koltuğun ona en uzak köşesine oturdu. Oraya oturmasında evdeki tek koltuk olmasının büyük bir etkisi vardı. Vernon yanındaki ona baktığında bu sandığından daha yakınmış gibi hissettirmişti.
"Hayır, sadece bugün senin de izinli olduğunu öğrenince gelebileceğini düşündüm."
Seungkwan duyduğu şey ile tüm sözlerini yuttu. Ne diyeceğini bilemedi ve öylece kalakaldı. Birinin kendisini böyle düşünmesi hem çok tuhaf hem de ürkütücüydü. Fahişe onunla ilişkisinde hiç böyle düşünüldüğünü hissetmemişti.
"Ayrıca senden hoşlanmıyorum. Sana aşığım."
Üzerine misilleme yapan Vernon'a bakmak bile kendisini gerdiği için oturduğu koltuktan kalktı. Gerginlikle ayakta durduğu yerde kıvranır gibi hareket ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alt Şehir Serisi | Seventeen
FanficAlt Şehir Serisi Birinci Sezon, Alt Şehrin Serserisi Suçun ve suçlunun legal olduğu bir alt tabakanın serserisi olan Kim Mingyu geçimini her türlü teklif ve suçla sağlıyordu. Birkaç karat için her şeyi yapan serserinin bu sefer görevi Jeon Wonwoo'd...