Küçükken de sık sık kabuslar görürdüm. Fakat onlar sabah kalktığımda unuttuğum ve kimseye neden korktuğumu söyleyemediğim rüyalardı.
Şu an ne olduğunu biliyorum, hangi durum daha kötü bilemem. O gün saatlerce Maveth'e neler olduğunu anlattım.
"Bir kadın var. Kılıcın peşinde. Neden bilmiyorum ama bende olduğunu sanıyor."
Maveth göz yaşlarımı sildi ve bana baktı. "Sadece bir rüya. Kabuslar geçer."
Elini yanağımdan çektim. "Geçmiyor, seninleyken geçer diye düşünmüştüm ama..."
"Benimleyken mi? Neden?"
"Başta yanımda sen varken, kabuslar sona ermişti ama sonra seni de kabuslara çektim." Yanağımı ıslatmayı başarmış göz yaşlarımı silerken, beni çenemden tutup ona bakmamı sağladı.
"Ağlama. Ben geçecek diyorsam geçer."
...
O gün bazı şeylerin yalnızca kafamızda olup bittiğine inandım. Bazen böyle saçma şeyleri bile bitirmemiz gerekir. Bunu yapmamın tek yolu da gerçek hayattaki bir kılıcı rüyama taşımak olacaktı.
Kampüste yapmak istediğim tek şey Benji'yi bulmakken araya sürekli yeni şeyler giriyordu. Kalabalık koridorda araya kaynayıp mecbur bir şekilde konferansa katılmak zorunda kaldım.
Edebiyat, bir edebiyat öğrencisi olarak bu dersi pek kahle aldığım söylenemez. Kendi makalemi kendim yazar kendim yorumlarım, başka kitapları da aynı şekilde. Neden o adamın fikirleri benimkinden daha önemli oluyor ki?
Kollarımı bağlayıp kafamı sabitledim. Kendimi uyanık tutmak istesemde 2 saat bu odada kalmak.... İşkence değil de neydi?
Profesörlerden birine seslendim. "Bu konferans bize not olarak dönecek mi?"
Kadın kafa salladı. Kollarımı tekrar bağlayıp eski pozisyonuma geçiş yaptım.
Kilisenin bahçesi. Maveth yalnızca bahçeye bakıyordu. Aniden bahçenin tam ortasında duran kızı fark etti. Uzun düz siyah saçlar, kahverengi çantası ve İspanyol paça pantolonu. Maveth ona doğru seslendi.
"İnsanları taklit etmek yormuyor mu?" Kadın onu duydu ve yanına geldi.
"Ama çok benzememiş miyim? Birkaç saç şekli ve giysiler. Bizi ayıran tek şey bu."
Maveth aniden kadının elini tuttu. "Hayır. Kendini o mu sanıyorsun? Daha cesur olup bir adım at o zaman," dedi ve bir adım arkaya geçti.
Bella'nın gözleri yine korkuyla dolmuştu. Kafa salladı. Arkasını dönüp gidecekken durdu.
"Geçen buraya geldi, kitabı aldı ve götürdü. Sen mi söyledin? Okuyabileceğini mi sandın?"
"Okuyabilenler var."
"Nasıl yani? diye sordu Bella şaşkınlıkla.
"Hala labirentteyiz çıkamıyoruz."
...
Elimde kitapla orada burada sadece Benji'yi aradım. O ise kafeteryadaydı tam da biriyle konuşurken aralarına girdim. Benji'nin bakışlarından dolayı yanımdaki kişiye baktım.
"Edith?"
O andan sonra sadece bayıldığımı hatırlıyorum. Onu bile doğru düzgün hatırlamıyorum diyebiliriz. Revirde uyandığım an aniden doğruldum. "Rüya olsaydı burada uyanmazdım." Kendime vurmaya başladım. Maveth beni ellerimden tutarak durdurdu.
Neyin gerçek olduğunu anlayamamak hiç bu kadar zor olmamıştı. "Artık rüyada olup olmadığımı bile bilmiyorum.
"Rüya görmedin, sadece bayıldın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORSIA: LANETLİ KRALLIK
FantasyRüyaların kontrol edilebilir bir şey olduğunu biliyordum sadece şu an bunu yapan tek kişinin ben olmadığımı fark ettim. Her anımı yaşamımın bir rüyadan ibaret olup olmadığını anlamaya harcıyorum, hoş bunu yapabiliyor muyum? Onu bile bilmiyorum. Esk...