''Okul bana iyi geliyor. Sanırım kampüste nerede olursa olsun yatmak rüyalarımı değiştiriyor.''
''Yatağında yatamıyor musun?''
''Aslında yatağım da değil. Tek olduğu-''
O an bana iyi gelenin kampüs olmadığını anladım. Maveth yanındayken ne kabus görmüş, ne de korkmuştum.
Sanırım o yüzden şu an o yanımdan ayrılmasın diye elimden geleni yapıyorum.
Karanlık sokaklarda sessizliğimizi koruyaraktan yürüyoruz. Kendi evimin kaç kez önünden geçtik fakat hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ettim.
"Vizelerden geçmek o kadar kolay mı? D- almışım."
"Kalmışsın," dedim ona bakarken.
"Neden? Geçen gün E almıştım geçtim."
"Hocanın kanaatine bağlı bu konu. Ben onlara kalmamak için hep A-B tutuyorum."
İnsanlara öğretmenlik yapabilecek birisi olduğumdan değil içimdeki korkuyu durduramadığımdan dolayı...
''Neden edebiyat?''
''Kafamı yoruyor.''
''Bunu neden istersin ki?''
''Hayattan kopmak için.''
''Bunu zaten yapıyorsun,'' dedi fırını gösterirken. ''Tatlı yapmak ezberi açıyor.''
''O yüzden basit tatlılar yapmıyorsun. Fırına attığın bir şeyi öylesine beklemek senlik değil. O anda tatlının sosunu hazırlamak endişeleri yok ediyor.''
''Tam üstüne bastın.''
Sosu ona tattırmak en mantıklısıydı. Tabii en sonunda her şeye ''Mükemmel!'' dediğinden ben de denemek zorunda kaldım.
''Daha fazla şeker gerek.''
''Bu kadar şeker zararlı,'' diyerek paketin üstünü kapattı. Zor bela elini açıp şekerin dökülmesine izin verdim.
''Yani?''
''Şeker komasına girersin yanisi yok.''
''Eee..''
Paketi elimden hızla alıp kendi tarafına koydu. Şekere ulaşmak için masaya doğru eğildim. Onun gülüşünü duyduğumda ise ona doğru döndüm.
Elimi tuttu, bana bakıyordu. Masadan kalkıp fırına tüm utancımla yürüdüm. Ne yapıyorum ben?
Salonda bin sayfalık klasik kitaplardan bir tanesini buldum. Maveth'e döndüm.
''Tekrar mı okuyorsun?'' Maveth ensesini kaşıdı. ''Hayır. İlk kez.''
Kitabı büyük bir dramla yere düşürdüm. ''Edebiyat fakültesindesin ve klasikleri daha okumadın mı?''
Kitabı yerden almak için eğildiğinde bana baktı. Konuşmasına devam etti.
''Son kitap. Umarım beni söylemezsin.''
''Sınavlarda neden bu kadar kötü olduğun anlaşıldı. Rüşvet ha?''
Ayağa kalkarken dibime girdiğinden arkaya doğru kaçmaya çalıştım. Kanepe beni engelledi. Maveth beni kaldırmak yerine kanepeye doğru eğildi.
''Rüşvet değil tehdit. Sonuçta sana bir şey vermedim, neden rüşvet olduğunu düşündün?''
O an bana kalan tek şey yutkunmak oldu. Kitabı elinden alıp nerede kaldığına baktım.
En sevdiğim bölüme gelmek üzereydi. Fırını beklerken ona yapılabilecek en iyi aktivite olan kitap okuma yeteneğimi gösterdim.
Bölümün sonunda ona baktığımda yastığın içine geçmiş durumdaydı. Kanepenin ucuna kafamı koydum. Uyuyuşu garip gelmişti. Tüm gün ortalıkta ruh gibi gezen birisi uyurken meleğe dönüşebilir miydi?
Gözlerim yavaştan kapanır gibi olduğunda elimdeki kitap yavaşça yere düşüyordu.
Güvencemin ne olduğunu bulduktan sonra uyumak korkutucu gelmemişti.
Ne kadar çok kabus görmesemde koltuktan son ses gelen fırın alarmı yüzünden uyandım.
''Bu ne zamandan beri bu kadar yüksek seste çalışıyor.''
Ses anlaşılan Maveth'i uyandırmadı diye düşündüm fakat kanepeye geri döndüğümde orada yoktu. Evin diğer tüm odalarına baktım.
''Maveth!''
Haber vermeden gitmiş olamazdı ya. Kapıda birkaç ayak sesi duyduğumda fark ettim. Kapıyı gülerek açtım.
''Uyur gezer falan mı-'' lafımı böldüm çünkü Maveth yaralıydı tamamen kan içindeydi.
''İyi misin? Ne o-''
Gözlerimi açtığımda Maveth'i kanepede yatarken gördüm. Fırına doğru yürüdüm. Tam ne olduğuna bakmak için eğildiğimde fırın alarmı yüzünden irkildim. Fırının kapağını açtığımda burnuma hafif yanık kokusu geldi. Alt raftaki keklerin altı yanmıştı. Fırının saatine baktım.
''35 dakika mı? Yarım saat yazmıyor muydu? Yaşlanıyor muyum acaba?''
Paket için tezgaha doğru döndüğümde başımda dikilen Maveth'i gördüm. Ani korkuyla ayağımı fırına çarptım. Ayağımı çekmeye çalışırken Maveth aniden fırına doğru eğildi. Elini başımla fırının arasına koydu. Zaten ben ne olduğunu sorgulamadan fırının kapağı aniden kapandı.
''Sağ ol.''
Ayağa kalktığımda ilk baktığım şey dışarısı oldu. ''Hava mı soğudu?''
Maveth'in yüz ifadesinden hayır dediğini anlamıştım ama garip olan şey üstünde hala ceketinin olmasıydı.
''Tamam o zaman.''
Onu kapıdan geçirdiğim zaman gerçek ile rüyayı gerçekten ayıramadığımı anladım. Rüyalar gitgide o kadar gerçekçi hale geliyordu ki. Ayırt etmek güçtü.
...
''Bunun artık psikolojik bir tarafı olduğunu düşünüyorum.''
''Nasıl yani kızım?''
''Beynimi ilk kampüse daha sonra da Maveth'e ayarladım. Ama dün... ilk defa kanepede uyuya kaldım ve rüya görmedim. Yani ondan önce garip şeyler oldu ama...''
Falcı gözüme baka baka bir hal oldu. Sıfır inançla açtırdığım tarot fallarında bile...
''Bir yol var önünde. Yol biraz eğimli, bir noktadan sonra ikiye ayrılıyor ve sen kısa olan yola çoktan geçmişsin fakat oradan diğer yola geçeceksin gibi.''
''Dönüşü mü kaçırmışım yani teyze?''
Ruhsuz bakışlarının ardından masadan kaktım. ''Hem tarot falı böyle mi bakılıyor. Kahve değil mi o?''
''Aynı şey ikiside, ne bağırıyorsun.''
...
Ne umduğumu bile bilmediğim falcıdan kampüse ani br geçiş yaptım. ''Sorun yatakta mı acaba? Kanepede mi uyusam artık?''
Kendi kendime düşüncelere dalmışken yanımdaki kız imza kağıdını uzatırken sordu.
''Maveth gelmeyecek mi?''
Nerden bileyim ben? ''Bilmem.''
''Hmm.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORSIA: LANETLİ KRALLIK
FantasíaRüyaların kontrol edilebilir bir şey olduğunu biliyordum sadece şu an bunu yapan tek kişinin ben olmadığımı fark ettim. Her anımı yaşamımın bir rüyadan ibaret olup olmadığını anlamaya harcıyorum, hoş bunu yapabiliyor muyum? Onu bile bilmiyorum. Esk...