"Bazı rüyalar mesaj verir."
Georgin insanların onu anlamasını isteyen birisiydi. Konuşmadan anlamalarını dilerdi. Bunun nedeni ise, 'o' kasabayı tekrardan inşaa etmek istemediydi. 'O' insanlarla.
Elindeki son şans bunu yerine getirebilir mi?
Herkes bir şeyler anlatmak istiyor fakat doğru düzgün konuşan birisi bile yok. Herkes sadece anlatıyor ve susuyor. Buna "Medusa Laneti" diyorum. Bilgiler sanki herkesi susturuyor. Öğrendikleri anda onları taş kesiyor. Benji gibi.
Gözlerimi tamamen açtığımda Maveth'in endişeli bakışlarını fark ettim. Bu duruma her düştüğümde onu en yakınımda görmek kadar güzel bir şey yoktu. O bana sorularını sorarken ona yaklaşıp onu öptüm.
Georgina'ya güveniyorum. Kader ne olursa olsun onun peşinden gidip durucam. İlla ki bir şeyler değişecek illa ki bir son gelecek.
Maveth'in aklını dağıtmak için yol boyunca sorular sordum, cevaplayabileceği türden.
"Borsia nasıl bir yerdi?"
Elimi tuttu. Yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı. "Labirentlerle dolu bir yerdi."
"Ben orayı gördüm. Çıkmayı denedim fakat hep Oslac ve o kurt karşıma çıktı."
Maveth kafasını çevirdi. "Onlar ha?"
"Sen nasıl çıktın peki ordan?"
"Oslac. O bana yardım etti."
"Şu sarışın çocuk değil mi?"
Maveth kafasını salladı. "Benji de orda mıydı?"
"Benji mi? O arada değildi. Açıkçası onun ne olduğunu bile bilmiyorum."
Durdum. Bilgisizlik tekrarı. Sonsuz labirentler gibi.
Ani yağmurun altında ona bakmaya çalıştım. Damlalar o kadar hızlıydı ki gözlerimi açmama izin vermiyorlardı. Maveth elini başıma koydu. Bana gülerek bakıyordu.
"Çok güzelsin."
Gözlerimi kaçırmamaya çalışsamda kontrolümün altında değildi. Sadece kafa sallayabildim.
"Hı hı."
"Hı hı mı? Kabul ediyorsun yani?"
Güldüm. Tekrar güldüm. Zaten gözlerim Maveth'i görürken bunu yapmamak elde değildi.
"Gidelim. Soğuk başladı."
Ellerimi omzumda tuttu. "Ben seni ısıtırım."
Maveth parmaklarımı saydığımı anladı. Ellerimi tutup sordu.
"Neyi kontrol ediyorsun?"
"Rüya da mıyız diye düşünüyorum."
"Neden?"
"Sonu kötü bitmesin diye."
...
Un kurabiyesi. Sanırım sadece sevdiğim insanlara yaptığım bir şey. Genelde hep kendime yapardım.
"Yaşlı cadı gibisin."
"Ne?" diye sordum kafamı paketlerin arasından çıkartırken.
"Kendin çırpsana," dedi havadaki kaseyi gösterirken.
Tezgahın daha da yanına geldiğinde kaseyi tezgaha koydu.
"İlla uçması mı gerek." Ona doğru yaklaştım, parmak ucuna kalkıp kollarımı omzuna koydum. Öylece ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORSIA: LANETLİ KRALLIK
FantasíaRüyaların kontrol edilebilir bir şey olduğunu biliyordum sadece şu an bunu yapan tek kişinin ben olmadığımı fark ettim. Her anımı yaşamımın bir rüyadan ibaret olup olmadığını anlamaya harcıyorum, hoş bunu yapabiliyor muyum? Onu bile bilmiyorum. Esk...