Sanırım küçük Edith rüyalarının farkında olsaydı her şeyi denerdi. Elimdeki düğümü tekte açıp ayağa kalktım.
"Eylemlerimi açıklayacağımı sanmıyorum. Belki de sadece yaptım çünkü yapabiliyordum. Olamaz mı?"
Kendimi aniden duvarda buldum. Kemiklerim kırılmış gibi acıyordu. Nefes almaya çalıştığım sırada adam daha da yanıma geldi. Bana doğru eğilip gülümsedi.
"Kendini güçlü mü sanıyorsun?"
Ona doğru geri güldüm. "Onu öldürdüğüme göre..."
Elini boğazıma götürüp beni daha da duvara yaklaştırdı.
"Onu öldürmedin."
Yere düşmüş olan gazeteye doğru uzandım. "Öldürdüm," diye tekrarladım.
Adamın bakışları aniden gazeteye doğru döndü.
"Kimsen bahsediyorsun?"
"Çetele mi tutmalıyım?"
Elini boğazımdan çekti.
"Sen değildin," dedi elini şıklatırken.
Kafamı kaldırdığımda kampüsteydim. Saate bakıp hızla kütüphaneye doğru gittim. İçeriye seslendim. "Maveth!"
İçeriden ses gelmeyince kendimi susturmaya çalıştım. "Burası bir kütüphane."
"Benim bunu zaten biliyor olmam gerekmiyor mu?"
Maveth'in sürekli oturduğu sıraya doğru giderken ayağıma takılan dal beni yere düşürdü. Ayağa kalkmaya çalıştığımda boynuma doğru tutulan kılıç sayesinde kıpırdayamadım. Kılıcı tutan kişi aynıydı. "O adam."
Elini uzattı. "Bir başlangıç yapamadık. Ben Smith, Smith Martin."
Elini geri çevirdim. "İstemez."
"Neden herkes sonucunu düşünmeden işlere kalkışıyor hiç anlamam."
Maveth'in sesi ona bakışlarımı yarıda kesti. Acıyla adımı sayıklıyordu.
"Edith!"
Omzuma dokundu. Nefes almaya çalışıyor gibiydi. Bir eli karnındayken fazla dayanamadı ve önüme düştü.
Kılıç onun tüm bedenini kesmişti. Gömleğini çıkartıp elimle yarayı kapatmaya çalıştım.
"Bu geçmişti."
Maveth kafa salladı. "Geçirmiştin."
"Ne yaptım?"
Smith yanıma eğildi. "Düşün bakalım küçük ne yapmıştın?"
Kafamı sağa çevirdiğimde bedenimdeki ağrıyla uyandım. O kulübedeydim. Ayağa kalkmaya çalışırken sandalyeyi gördüm. Etrafıma baktım. Orada başka kimse yoktu. Kendimi bırakıp gövdemi duvara yasladım. Ayaklarımı kendime doğru çekip göz yaşlarımı saklamaya çalıştım.
"Neler oluyor?" Edith neler oluyor? Artık kafam bir şeyleri çözmeye yetişemiyor.
Kendimi tamamen yere bırakıp ağrımla baş başa kalmayı seçtim.
Sanırım hiç bitmeyen bir labirentin içinde kayboldum ya da kaybolduğum için hiç bitmeyecek gibi hissediyorum.
...Maveth kampüsün içinden bir hışımla çıktı. Orman yoluna doğru girerken Edith'ı 20. kez arayışını gerçekleştirdi. Tekrardan bir cevap alamayınca hızlandı. Etrafta kimse olmadığına gözlerini kapattı. Kilisenin bahçesine doğru yol aldı. Hissettiği başka bir enerji yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORSIA: LANETLİ KRALLIK
FantasyRüyaların kontrol edilebilir bir şey olduğunu biliyordum sadece şu an bunu yapan tek kişinin ben olmadığımı fark ettim. Her anımı yaşamımın bir rüyadan ibaret olup olmadığını anlamaya harcıyorum, hoş bunu yapabiliyor muyum? Onu bile bilmiyorum. Esk...