Maveth ne yapacağını bilmez bir haldeyken Jabez ona sordu. "Kimin peşinden gideceksin kardeşim. Gerçek hayatta ölümle burun buruna gelmiş birinin mi, yoksa sadece gerçeklerle yüzleşen birinin mi?"
Maveth onu dinlemeden dışarı çıktı. Alabildiği kadar nefes alırken yürümeye başladı.Rüyalarda insan olmak onun için bir lanetten fazlasıydı. Kimin nerede olduğunu ya da kendisinin nerede olduğunu bulmak onun için fazlasıyla sordu. Kendisi rüyadan çıksa da rüya bitmezdi. Çünkü rüya ona ait değildi.
Yol boyu aklında sadece Edith varken yapabileceği tek şey şanslı olmayı dilemekti.
...
Kapının açılışımı duyduğumda hemen ayağa kalkıp oraya gittim. Kapıda kimseyi görmediğimde kalbime inen ağrıyla salona gitmek istemedim bile.
Kapıyı kapatıp yavaşça içeriye girdiğimde Andy'nin annemi izlediğini fark ettim. Elimi yavaşça kapatıp onu uzaklaştırmaya çalıştığımda onun kıpırdamadığını fark ettim. Andy yavaşça bana doğru döndü, diğer elindeki kırmızı ipli kılıcı yatağa çıkartırken.
"Hayır!"
Andy garip bir üzüntü ifadesine sahipti. Göz kontağı kurduğumda kafamı salladım. "Hayır!"
"En azından sadece ölecekler Edith! Acı çekmeyecekler."
"Hayır." Ona bile yaklaşamadığımı anladığımda gözlerindeki yaşlarla sadece bu sözü tekrarlayabildim.
"Hayır."
"Bu bir şeyi değiştirmez falan diye düşünüyorsundur kesin ama değiştirir hemde çok şeyi..."
Hareket etmeye çalıştığımda bağırdım. "Yapma."
Kılıcı bana tuttuğunda konuşmasına devam etti. "Ne yapabilirsin peki? Ne vaad ediyorsun."
Sadece "Yapma!" demeye devam etmekten başka bir şey elimden gelmediğinde dizlerimin üstüne çöktüm.
"Sadece seni öldürmem için bir sebep yaratıyorsun."
Andy yanıma kadar geldi. "Ben zaten ölüyüm Edith. Bunu biliyorsun."
Ben ona yüzümü döndüğümde çoktan yerim değişmişti. Elimdeki kılıcı bir an bile düşünmeden yatakta yatan kadına sapladım. Gözlerim o an sadece diğer tarafta kan içinde yatan babamı görebildiğinde kılıcı elimden atıp arkamı döndüm.
Kılıcı elime aldığımda buranın farkına vardım. Artık bahçedeydim yağmur hiç olmadığı kadar yağarken kılıcı kendime doğru tuttum. Arkamdan gelen sesleri önemsemezken ben zaten olacakları bildiğimden devam ettim.
...
Smith arkada belirdiğinde Maveth çoktan oradaydı. Maveth Edith'ı durdurmak istemezken Smith'in orada oluşu onun işin tehlikeydi.
Smith ve Maveth hiç olmadıkları kadar birbirlerine benziyorlardı. Jabez her ne olursa olsun onların denediği şeyleri denememişti. Belki de bu yüzden en çok çabalayan da o olmuştu.
Smith elini şıklattığında Maveth hızla Edith'a doğru koştu fakat ne o sandığı kadar hızlı ne de Edith sandığı kadar farkındaydı olanların.
...
Gözlerimi açtığımda yataktaydım yanıma doğru dönüp tekrardan gözlerimi sıkıca kapatmak isterken dönemediğimi fark ettim.
Kendi yatağımda değildim. "Hastane ne alaka?"
Gözlerimi açtığımda başımda hasta bakıcı kapıda ise meraklı bakışlarıyla Maveth vardı.
Brantley bana ne olduğunu anlatırken gözlerimi kapattım. Sadece uyumak istiyorum.
Brantly sözüne devam etmedi. "Tamamdır, zaten şu an için en iyisi bu." Elimi kapıya doğru götürdüğümde durdum. Sesli bir şekilde Brantly'e sordum.
"Kapıyı kapatır mısın?"
Gözlerimi kapattım hemde sımsıkı bir şekilde. Normal gecelerde kendime masal anlatıp kendimi öylece uyutmaya çalışırdım. Özellikle küçükken diğerlerinin masallarla uyuduğunu duyduğumdan beri bunu kendi kendime yağmaya çalışırım.
Fakat anlatılacak masal yoktu, kendimle sohbet etmek yapabileceğim tek şeydi.
"Hatırlıyor musun? Öğretmen hikaye ödevi verdiğinde hep sonunu "Aslında bunlar birer rüyaydı." diyerek getirirdin. Salakçaydı ama o an seni çok mutlu ederdi."
"Çünkü onların hepsi kötüydü. Sonunda diye uyanırdı ana karakter yatağından. 'Sonunda be, kabusmuş,' derdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORSIA: LANETLİ KRALLIK
FantasyRüyaların kontrol edilebilir bir şey olduğunu biliyordum sadece şu an bunu yapan tek kişinin ben olmadığımı fark ettim. Her anımı yaşamımın bir rüyadan ibaret olup olmadığını anlamaya harcıyorum, hoş bunu yapabiliyor muyum? Onu bile bilmiyorum. Esk...