Aşkın Tüm Çağları - Büyüme Sancısı
"Bir gece habersiz bize gel.
Merdivenler gıcırdamasın.
Öyle yorgunum ki hiç sorma,
Sen halimden anlarsın.
Sabahlara kadar oturup konuşalım,
Kimse duymasın.
Mavi bir gökyüzü olsun kanatlarımız,
Dokunarak uçalım.
İnsanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen varsın.
Öyle halsizim ki hiç sorma.
Anlarsın."
Aralık, 2008
Bir yılı aşkın zamandır benim için yazılmamış bir hikayenin içinde kendime yer edinmeye çalışıyorum. Kalabalık bir konserde herkesi ittirerek en öne geçmeye çalışan bir hayran gibiyim. Müzik grubunun tüm şarkılarını ezbere bilmek gibi de değil benim hayranlığım, tüm şarkıların neden, ne zaman, nasıl yazıldığını bilmek gibi... O konseri en önde dinlemeye en çok benim hakkım olduğunu düşünsem de binlerce insan arasında solistle hiç göz göze gelemeyeceğimi de biliyorum. Bir hikaye sizin için yazılmamışsa, hayır kadere girmeyeceğim, orada yer edinmeye çalışmak dünyadaki en yorucu şeylerden birisi oluyor. ÖSS'ye hazırlanmaktan bile daha zor geliyor. O yüzden aylar önce bir karar verdim. Kendimi bu kadar yormanın ve kırmanın haksızlık olduğunu fark edip figüran bile olmayacağım bu hikayeden ayrıldım. Nihayetinde bu benim hikayem değildi. Bu kararı verdiğim ilk gün kalemi elime aldım ve büyük bir olgunlukla meğer o Ilgaz'ın hikayesiymiş yazdım. Daima kalbimi sıkan bir elle artık yaşayamayacağım için vazgeçiyorum dedim. Ama yine de Ilgaz'ın kendi hikayesindeki, benden fena halde bağımsız mutluluklarına her daim sevineceğimin sözünü verdim. Onu mutsuz görene dek tuttum da bu sözümü. Mesela bu sene sınıftaki herkese güzel doğum günü sürprizleri hazırladık. Gökçe için tüm sınıfı balonlarla doldurduk, Ömer'e iki saatte çözüp hediyeye ulaşacağı bir bulmaca hazırladık, Eylül için kütüphaneden bir afiş sallandırdık. Ilgaz için de hep birlikte böyle bir sürpriz hazırlamış ancak 23 Nisan günü hiçbirimiz ona ulaşamamıştık. Sırma ile birlikteydi. İnsanlar doğum günlerinde sevgilisiyle olurlardı. Emeğimiz için üzülsem de ne bileyim Gökçe ve Eylül'den daha fazla üzülmemeye çalıştım. Yaptığı saygısızlıktı bunu hiç inkar etmedim ama bensiz nasıl doğum günü kutlar diye de kendimi yıpratmadım. Çünkü o iyiydi, mutluydu. Ama artık o da mutlu değil. Garip bir ilişkinin içinde debelenip duruyor. Çok uzaklaştı.
Ilgaz'la yakın olduğumuz son gün neredeyse bir yıl öncesiydi, ara tatildi ve kötü bir haber almıştım. İlk adımı kendisinden aldığım fakat yıllardır görmediğim, torunlarına arama zahmetine girmemesini umursamadığım fakat yine de pek anlayamadığım kadın, yani Ege'nin babaannesi hastaneye kaldırılmıştı. Kötü haber bu değildi, kötü haber oğlunun onu ziyaret için İzmir'e gelmesi ve Ege'yle görüşmek istemesiydi. Daha da kötüsü Ege de onunla görüşmek istiyordu. Öğrendiğim an kan beynime sıçramış ve bir dizi korkunç şey yapmıştım. Ege'yi göndermemek için odasına kitlemek bunlardan sadece birisiydi. O gün evde bizimle sadece Ferah vardı, annem şehir dışındaydı, her on dakikada bir beni arayıp eğer istiyorsa Ege'nin babasıyla görüşebileceğini söylüyordu. Ege'nin canının yanmasından korkuyordum çünkü Kemal dünyada hiç güvenmediğim tek insandı. Annemin böyle bir problemi olmaması da beni ayrı delirtiyordu. Ferah benim asla yapmayacağım bir şey yaparak Ilgaz'ı aramıştı, bunu ancak o kapıda belirdiğinde anlamıştım. Ilgaz'ı araması o kadar da kötü bir fikir değildi, evet. Sonuçta o geceyi annem ve benden başka bilen tek insan oydu. Beni anlardı. Ege'yi ikna ederdi, yöntemleri benim kadar travmatik de olmazdı. Ama o bunu tercih etmedi. Önce beni ellerimden tutup sakince yatağıma götürdü. Kapıyı kapattıktan sonra karşıma oturup tane tane böyle olmayacağını anlattı. Ege'ye mantıklı bir sebep sunamıyorsam, ki yapmayacağımı en iyi o biliyordu, çünkü dediğine göre beni ezbere bilirmiş, gitmesine izin vermem gerekirmiş. Tüm korkularımı ve böylesine panik olmamı anlıyormuş. O yüzden Ege'yi elleriyle götürür, hemen arkalarında masada oturur ve sonra da onu bana getirirmiş. O gün hep yaptığım gibi yine ona inanmıştım. Bu sefer beni hayal kırıklığına da uğratmamıştı. Bu onunla bir şeyler paylaşabildiğim son andı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Tüm Çağları
General FictionBu okuyacağınız hikâye bir denizkızının hikâyesi. Ama ne hikâye sizin bildiklerinizden ne de denizkızı. O zengin bir deniz ülkesinin yegâne prensesi değil ya da denizde kaybolan prensi kurtarıp ona âşık olacak da değil. Hele bir kayanın üzerinde yeş...