*Bu bölüm Nilüfer'den İnkar Etme dinlenerek yazılmıştır. Teşekkürler Sena. <3
*Bir de geçenlerde bir tweet gördüm, birisi Asi onun yapamadığını yaptığı için kitaba bağlandığını yazmış. Bu hikaye ben de Asi'nin yapabildiği bir şeyleri yapamadığım için yazılıyor. Tam olarak böyle.
Ilgaz'dan.
Denizi Özleyenler İçin.
25 Haziran 2015
Gelmeyeceksin. Zaten doğru olan da bu. Ancak iki yıl sonra anlayabildim gelmeyeceğini. Sen bir Haziran akşamı söylemiştin bittiğini. Artık bitmesi gerektiğini, hayattan bu kadar ayrı şeyler istiyorsak benle olmayacağını...
Çok yoruldum Deniz. Tam iki yıl dünyanın neresinde olduğunu bilmeden bekledim. Beklemek yorucu değil aslında. Geleceğini bilsem bir ömür de beklenir ama ben senin gelmeyeceğini biliyorum. Adım kadar eminim. Seni ezbere biliyor olmaktan nefret ediyorum Deniz. Yine de ancak iki yıl sonra itiraf edebiliyorum bunu kendime. Bir gün gelsen bile bana gelmeyeceksin. Çünkü ben bir hata yaptım, bedelini bir ömür ödemek olacak benim cezam. Ben seni affedeli çok oldu ama sen asla beni affetmeyeceksin. Keşke seni bu kadar iyi tanımasaydım bir gün affedebileceğine inansaydım.
Yoksun. Bir daha hiç olmayacaksın. Hiç hayatta olan birinin yasını tutacağımı düşünmezdim. Ölümden daha ağır yokluğun. Hani ayrılıkla ölümü tartmışlar da ayrılık iki dirhem ağır gelmiş ya... Öyle işte. Senden gelecek bir habere, tek bir habere nasıl muhtacım bilemezsin. İnsaf be Deniz.
Yaşayamıyorum ben böyle. Kendimi öldürecek kudretim yok fakat ne istiyorum biliyor musun? Yoldan geçen bir araba çarpıversin bana. Bu acıyla daha fazla yaşamıyorum. Fotoğrafların var her yerde. O değişmez, kayıtsız gülüşün. Bir daha o gülüşü göremeyeceksem devam etmenin ne anlamı var? Her şeye rağmen devam edilmiyor. Her şeye rağmen yaşanmıyor. Dünyanın dönme konusunda ısrarı neye yarar? Benimki durduktan sonra...
En sevdiğin hava var bu akşam, hafif esiyor. Dünyadaki en sevdiğimiz yerdeyim. Biz olduğumuz yerde. Aslında tam orada sayılmam. Arabadayım, dışarı çıkarsam bu iskeleyi yakacağıma inanıyorum. Uslu durmaya çalışarak bildiğim en iyi şeyi yapıyorum. Sana anlatıyorum. Denizin üzerinde yine o geceki gibi mehtap var. Burası hala çok karanlık, yıldızlar dolu. Belki aralarından birisi bana hikayesini anlatmayı sevdiğin o yıldızdır, bilmiyorum.
Her şey nasıl da yerli yerinde. Bir tek sen yoksun. Senin yokluğun da diğer her şeyi silip götürüyor işte. Dünyadaki tüm güzellikler seninle paylaşabiliyorsam güzelmiş. Yıldızlar, senin gözlerini öpebildiğimde parlıyormuş; bahar kokusu sen eve geldiğinde buram buram hissediliyormuş.
Bu defter niye var? İskele neden hala yerinde duruyor? Okuldaki sıra bile duruyor ya! Kimse üzerine tek bir şey daha kazımamış. Öylece duruyor. Daha dünmüş gibi.
Hep kendi denizinde boğulacaksın derdin. Bunu da biliyormuşsun. Boğuldum ben Deniz. Peki, ne zaman yolu kaybedersem bana yolu gösterecek deniz kızı nerede? Hakkım yok mu onu çağırmaya İkimiz de verdiğimiz sözleri tutmayı bir türlü beceremedik. Neden eşitlenmiyoruz?
Doğru değildim biliyorum. Ama Deniz... Bu muydu gerçekten olması gereken? Bir daha hiç aynı şehirde olmayacağız, bir daha hiç aynı masada oturmayacağız, bir daha hiç sarılmayacağız birbirimize. Öyle mi? Birlikte olmaktan bahsedemiyorum bile. En azından arkadaşımı istiyorum senden. Bir keresinde birine, duyduğumda seni öpmek isteyeceğim bir şey demiştin. "Yirmi yaşındayım ve hayatımın ilk on yılıyla ilgili çok az şey hatırlıyorum. Ama son on yılının hatırlamaya değer her anında Ilgaz vardı. Onsuz yaşamayı bilmiyorum ki ben." Böyle söylemiştin.
Biliyormuşsun. Sen bensiz yaşamayı biliyormuşsun. Artık benim de öğrenme vaktim geldi. Nasıl yapacağımı bilmiyorum çünkü kimse yol göstermiyor. Ama bulacağım. Beklemeyeceğim seni.
Artık her yol denize çıkmıyor.
Gelme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Tüm Çağları
General FictionBu okuyacağınız hikâye bir denizkızının hikâyesi. Ama ne hikâye sizin bildiklerinizden ne de denizkızı. O zengin bir deniz ülkesinin yegâne prensesi değil ya da denizde kaybolan prensi kurtarıp ona âşık olacak da değil. Hele bir kayanın üzerinde yeş...