3.

1.5K 177 153
                                    

Aşkın Tüm Çağları- İlk Kalp Teklemesi

"Çocukluğun o uzak, yarı gölgeli bahçesi gibi bir yerdeydim ben. Kimse kimseye, göz göze nasıl bakar bilmezken, o benim gözlerime niye öyle, nasıl öyle bakmıştı ki, ben sağ elimle kalbimi yoklamıştım?"

Mayıs, 2004

Kendimi bildim bileli uyumadan önce bir tekerlemeyi söylerdim, peri kızı peri kızı yalnız bırakma şu küçük kızı. İlk kez kaç yaşımda, nereden duymuştum bir türlü hatırlayamıyordum. Ama henüz okuma yazma bilmezken, babamın ya da dedemin uyumadan önce okuduğu masal kitaplarının birinden duymuş olmam en olası gelen seçenekti. Yıllarca hiç aksatmadan tekrarlamıştım bu tekerlemeyi. Diş fırçalama alışkanlığını kazanmam için annemin haftalarca uğraştığını düşününce, uyumadan hemen önce mırıldandığım bu tekerlemeyi nasıl bir rutin haline getirdiğimi anlayamıyordum. Neyse ki hayatta her şeyi anlayamayacağımı bilecek kadar büyümüştüm.

Eylülün sonunda tam on üç yaşında olacağım. Tekerlemeyi de on ikinci yaş günümden beri hiç söylemedim. Çünkü on ikinci yaş farklıydı. Çocukluğun bittiği ve artık buluğ çağına erildiği yaştı. En azından fen kitabında anlatıldığına göre... Henüz annemle bu konuda hiç konuşmamıştık. Ama konuşacağımızı biliyordum. Çünkü sınıftaki kızların çoğu anneleriyle çok önemli konuşmalar gerçekleştirmişlerdi. Sıranın bana gelmesine çok kalmamış olmalıydı. Ama ben annemi bekleyemeden karar vermiştim büyüdüğüme. Tıpkı ilkokula başladığım ilk gün tüm oyuncaklarımı kardeşim ve kuzenime vermem gibi on ikinci yaş günümde de bir şeylerden vazgeçmem gerektiğini düşünmüş ve bu tekerlemeyi seçmiştim.

On ikinci yaş günümde mumları üflemeden önce hem yeni yaş dileği hem de bir veda olacağını düşünerek, son kez mırıldanmıştım. Peri kızı peri kızı yalnız bırakma şu küçük kızı...

Peri kızı, sağ olsun, benden daha insaflı olduğu için ona veda etmeme gönül koymamıştı. Eğer bu kadar uzun zaman geçirseydik ve birisi bana veda etseydi, ben gönül koyardım. Peri kızı on ikinci yaş günümde sanki ona veda etmeye karar verdiğimi biliyormuşçasına, bana beni yalnız bırakmayacak başka birini vermeye karar vermişti. Perilerle dost olmanın en zor yanı buydu, onlara veda etmeye karar verdiğinizde peri olmalarından kaynaklı malum sebepler yüzünden bunu çoktan öğrenmiş olurlardı.

Ilgaz.

Ilgaz benim on ikinci yaş armağanımdı. İnsanlara böyle sıfatlar yakıştırmak doğru değildi belki de ama arada sırada ben de yanlış şeyler yapabilirdim. En azından son matematik sınavından seksen aldığımda Tülin Hoca öyle demişti. Tülin Hoca'nın söylediğinin aksine bazı soruları yanlış yapmamın normal olduğunu düşünmüyordum ama Ilgaz'ın bana verilmiş bir armağan olduğunu söylemem normaldi. Bazen öğretmenlerin de bilmediği şeyler olurdu.

Meğer on ikinci yaş günümde mumları üflerken, bilmeden Ilgaz'ın sonsuz arkadaşlığını dilemişim...

Bizim okula geldiği ilk gün, hani şu dizine tekme atmak için yanıp tutuştuğum gün, o andan birkaç dakika sonra sınıfa çıktığımızda, Tülin Hoca gelmiş ve Ilgaz'la beni yan yana oturtmuştu. Yeni çocuğun rızam alınmadan yanıma oturtulmasına biraz bozulmuştum, sonuçta ben tüm hocaların gözbebeğiydim ve yeni olan da ne idüğü belirsiz birisiydi işte. Ama sonra biraz olsun içimi rahatlatan bir şey olmuştu. Tülin Hoca o günün ilk teneffüsünde beni yanına çağırmış ve ona örnek olmam gerektiğini hatta gerekirse onu adam etmem gerektiğini söylemişti. Böyle bir şey benden ilk kez istenmiyordu, bu tarz görevlere alışıktım. Bu konudaki daha önceki başarılarım da göz önünde tutulduğunda büyük bir olgunlukla karşılamıştım yeni görevimi. Ancak olaylar ne benim ne de öğretmenlerin umduğu şekilde ilerlememişti.

Aşkın Tüm ÇağlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin