1.

2.4K 251 123
                                    

Aşkın Tüm Çağları- Geriye Dönüş

"Tehlikeli sayılmam artık.
Kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum.
Onu orada,
Beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum."

Haziran, 2020

Annemin evindeyken sanki zamanın durduğu bir yerdeyim. Duvarların rengi birkaç yılda bir değişse de, balkon eskisi gibi sokağa açılmak yerine camla çevrilmiş olsa da, mobilyaların çoğu değiştirilmiş olsa da sanki burada hep aynı vakit yaşanıyor. Kapıdan her çıkışımda sokağın köşesindeki büfenin önünde, müzik dinlerken, okul servisini beklediğim yaşa dönecek gibi hissediyorum. Sanki on beş yıl kadar uzak değilmiş gibi... Burada ana ait hiçbir şey yok. Zamanın içinde hapsolmuş gibi, çizilmiş bir plak gibi... Sürekli aynı yerde dönüp duruyorum.

Tüm eşyalarım bu klişe lafı haklı çıkarmak için sırada bekliyorlar. Çok uzun zaman sonra ergenliğimin geçtiği odadayım. Zaman burada da ilerlemiş değil. Kare raflardan oluşan uzun kitaplığımdaki kitapların dizilişi hala üniversiteye başlamak için bu evden gittiğim günkü gibi. Kitaplığın yanındaki büyük şifonyerin üzerinde duran pembe tüylerle çevrili ayna, on beş yaşımda onu aldığım günden beri hiç yerinden oynamadı. Bu odadan yalnızca gördüğümde kalbimi buran birkaç fotoğraf eksildi. Gardırobumda asılı duran lise balosu fotoğrafları, başucumda duran 21. yaş günümden kalma fotoğraf, liseye kaydolmak için gittiğim gün okulun bahçesinde dedemle çektirdiğimiz fotoğraf... Artık hiçbirisi yok. Ama ne yazık ki çerçevelerin kaldırılmış olması fotoğrafların hafızamdaki varlığını da yok etmeye yetmiyor.

Belki de ben de tıpkı doğup büyüdüğüm bu ev gibi, çizilmiş bir plağımdır ve durmadan anlatmayı en sevdiğim hikâyeyi çalıyorumdur diye düşünürken beni anda tutan yegâne insanın sesini duydum.

"Asi! Kurtar beni."

Burçak.

Dünyalar güzeli bir kız çocuğu... Benim kızım.

Onu gördüğüm ilk saniye hayatım boyunca hissetmeyeceğime emin olduğum, kimilerinin içgüdüsel olduğunu iddia ettiği ama benim buna inanmadığım o duyguyu hissetmiştim. İlk andan beri, dört yaşındaki bu kız çocuğunun annesi olmak için yanıp tutuşuyordum. Protokoller pek kolay değildi, resmiyette sahip olduğum unvan anne de değildi ama zaten onun annesi olmayı umarken istediğim bu zırvaların hiçbirisi değildi. Anne olmak için doğurmak dışında yollar tercih edenler ya da buna mecbur kalanlar, çocuklarını rahimleri yerine kalplerinde büyüttüklerini söylerlerdi. Ben bu kalıptan da pek hoşlanmıyordum. Anneliğimi kanıtlamak için onu bir yerimde büyütmeme gerek yoktu. Ama eğer o da isterse onun kalbinde büyümeye razıydım.

Sesini duymamla dizime sarılması bir olmuştu. Eğilip onu kucağıma alırken, "Neden giyinmedin?" diye sordum. Burçak cevap verme fırsatı bulamadan az önce çıktığı odadan annem çıktı.

"Bu kız nasıl sana bu kadar benziyor aklım almıyor." diye mırıldandı, annem. Burçak beni izlemeyi ve taklit etmeyi seviyordu. Yine de sadece kışın sonundan beri birlikte vakit geçirdiğimizi düşününce benzerliğimizi sadece onun taklit yeteneğine yoramıyordum. Burçak dünyanın bambaşka bir yerinde benimle hiç tanışmadan büyüse ve biz onun gençliğinde tamamen tesadüfen karşılaşmış olsak, karşımdaki dünya güzeli kızı izlerken kendi gençliğimi izlediğimi hissederdim. Bu hissin kaynağını açıklamak zor olsa da içimde bir yerlerde buna emindim.

"Bunca yaygarayı giyinmemek için kopardı." Annem söylenmeye devam ediyordu. Derdi Burçak değildi, bendim. Çok uzun zamandır derdi bendim. Anne olmak için seçtiğim yolla ilgili şüpheleri ve endişeleri vardı bunları benimle konuşmak yerine Burçak'ın üzerinden sürdürmeyi tercih ediyordu.

Aşkın Tüm ÇağlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin