Selamlar, iki yıl sonra ilk kez hiç okumadığınız bir bölüm paylaşıyorum. Kendimi dünyaca tanınan ressamlarla bir tutmuş gibi olacak ama bu bölümü yazmam dakika hesaplarıyla ölçülemeyecek kadar uzun oldu. Belki 2 belki 25 sene. Hikayeyi kaldırdığım gün içime sinmediği için doğru olanın bu olduğunu biliyordum, iki sene içinde zaman zaman geriye dönecek gücüm olmadığında keşke kaldığım yerden devam edebilsem dedim fakat yapmadım ki bu bölümü bugün okuyoruz.
Geçenlerde çok eskilerden beri okuyan birine "sorunlu yazar" olduğuma ilişkin bir sürü şey söylendiğini gördüm anonim soru sitesinde. Muhtemelen bahsi geçen kişi burayı okumayacak fakat geçtiğimiz iki senede sorunlu bir yazar olmanın ötesinde sorunlu bir insan olduğumu, aldığım depresyon tanısı yüzünden ağır ilaçlar kullandığımı, aylarca hiçbir şey yapmadan -buna mesleğim de dahil- evde oturduğumu, bazı günler ailemin ve arkadaşlarımın kendimi öldürmemem için başımda nöbetleşe durduklarını, büyük kayıplar verdiğimi söylemek istiyorum. Seçim dönemi aktif siyasete başlayıp 3 ay boyunca gece gündüz çalışarak kendimi biraz olsun toplayabildim onda da malum hüsran sonucu yeniden aynı karanlığın içine düştüm. Akabinde evliliğe giden bir ilişkiye başlayıp bitirdim, hiç kolay olmadı. Bu ilişki süreci boyunca zihnimin karanlık oyunları hep devam etti. Geçen bölümlerden birinin başına ben Deniz'in yapabildiği şeyleri yapamadığım için bu hikaye yazılıyor demiştim, o cümleyi 2013 bölümlerinden birinin 3 sayfasını yazdıktan sonra not olarak düşmüştüm, o bölümü okuduğunuzda kastettiğimi anlayacaksınız. Şimdi farklı bir noktadayım, geçenlerde bir satıra bir yorum geldi, açtığımda "cümlesinin hakkında gelirim yaralarıma şap dökerek büyüttüm kendimi" cümlesiyle karşılaştım. Ben cümlesinin hakkından geleceğim, hayatım yavaş yavaş yoluna giriyor sanırken ayak işi yapacak bir karakterim olmadığı için işten çıkarıldım ve psikolojik dertlerimin üstüne bir de mali dertlerim eklendi. 11 Mayıs'ta yaptığım bir iş görüşmesinde de uysal olmam tavsiye edildi. Asi'nin asilikleri bana da fazlaca işlemiş... Şubatta bu kısmı ilk yazışımda hayatta her an sıfırdan başlamam gerekebilir ve o gün yapacaklarımdan çok korkuyorum diyordum ve arkadaşlarım şu an sıfır noktasında olmadığımı iddia etseler de kabul etmiyordum. Şimdi hayatım için bir karar vermem gereken çok zor bir dönemdeyim. Ömrüm boyunca hiçbir zaman yapmak istemediğim bir şeyi yapmak zorunda kalabilirim. Yaşıtım olan herkes gibi iş güçle ilgili çeşitli sorunlar sebebiyle... 5 Şubat 2023'ten bu yana hayatımda çok şey değişti. Gerçekten bir yıdan biraz fazla bir süreye on sezonluk dizi sığdırdım, belki bir gün anlatırım. Belki bir gün bunun da bir hikayesi olur. Şakanın sırası değil ama bir gün anlatırsam Maça Kızı 8'i çaldığımı düşünürsünüz... Okuyanlar özellikle ilk kitap için aklınıza gelen en kötü sahneyi düşünün ve bu kız bunu da yaşadı deyin. 13 Şubat 2024'te şunu düşündüm, artık gerçekten bir yazar olabilirim belki de... Her şeyi gördüm yaşadım demiyorum ama 25 yaşına tahmin edemeyeceğiniz kadar ağır şeyler sığdırmam gerekti.
Yazdığım bu hikaye hakkında her türlü şeyi söyleyebilirsiniz. İğrenç karakterler, kötü bir anlatım, saçma bir hikaye... Ben çok fazla hikaye için söyledim bunu. Şahsıma karşı da şayet beni tanıyorsanız fikirlerime hakimseniz eleştirecek yahut hakaret edecek noktalarınız olabilir. Ben bunu da yaptım. Ancak ben sizinle fikirlerimi paylaşmıyorum, beni tanımıyorsunuz. Yazdığım bu hikaye ve bana büyük ölçüde yabancı karakterler dışında hiçbir şey yok elinizde. Kimseye bir açıklama borçlu olmayarak kendi keyfimle kaldırdığım hikayeyi yine kendi keyfimle yazabilirim. Bu hikayeyi anlatmak kimseye karşı verilmiş bir söz yahut teminat değil. Fakat yine yaşadıklarıma dair tek kelime etmediğim bir zamanda yaşadıklarımı elbette tahmin edemeyeceğinize göre konuşma hakkınız bulunmamaktadır. Kolay bir dönemden geçerken de bunu yapıyor olabilirdim fakat şansıma çok zordu ama kolay olsaydı da kimsenin söz hakkı olmayan bir konuydu. Hikayeyi hayatımın en kötü dönemi olduğunu sandığım bir dönemde, dünyadaki en sevdiğim insan olan dedemi kaybettikten iki ay sonra paylaşmaya başladım ilk kez. Ve sonra hayatım çok daha kötü bir döneme girdi ve kaldırmam gerekti. Sonra yavaş yavaş kendimi topladım ve iş değiştirdiğim iki aylık süreçte, hayatımdaki psikolojik sorunlar arttığında yeniden bu satırlara döndüm. Hala gece vakti sokaklarda tek başıma yürürken etraftaki üst geçitlere farklı bir gözle bakıyorum ama biliyorum yakında tüm yaralara şap dökme zamanı gelecek. Ben sadece tek başıma varolma ve kendini büyütme mücadelesi veriyorum. Bir gün bu hikayeyi bitirmek ve onu bir rafta görmek artık benim de hayalim mesela ve devamında yazılacak tonla hikaye de. Çünkü okuduğunuz bu satılarda ne benim ne de Deniz'in, ne de canım Asi'nin utanacağı hiçbir şey olmadı. Keza hayatımda da. Önceleri, yıllar önce, Aşkın Tüm Çağları'na ara verdiğim dönemlerde dostlarım seni zorluyorsa başka şeyler yaz diyordu fakat ben hayatta anlatmak istediğim tek hikayenin bu olduğunu iddia ediyordum. Hayat tek bir kurguya sığdırılamayacak kadar büyükmüş. Başka hikayelerde, çok farklı zamanlarda, şayet ömrümüz yeter ve hayatın koşuşturması buna izin verirse buluşacağız. Şimdi bu konudaki son sözümü söyleyeyim. Okumak isteyen okur ve istemeyen okumaz. Hikayeye her türlü sallayabilir fakat beni tanımadığınız için hakkımda konuşamazsınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Tüm Çağları
General FictionBu okuyacağınız hikâye bir denizkızının hikâyesi. Ama ne hikâye sizin bildiklerinizden ne de denizkızı. O zengin bir deniz ülkesinin yegâne prensesi değil ya da denizde kaybolan prensi kurtarıp ona âşık olacak da değil. Hele bir kayanın üzerinde yeş...