EJDER ECELİ

122 64 61
                                    

Willy şafak söktükten sonra her ne kadar ilk işinin babasının yanına gitmek olduğunu söylese de Tetsuya'yla konuştuklarından sonra buna tam olarak hazır olmadığını hissetti. Bu yüzden de şatonun göz kamaştırıcı şaşalı bahçesinde, hafif esen rüzgarın eşliğinde, ufak bir yürüyüşle rahatlayıp, neler konuşacağını hesaplamak için boş bir zihne sahip olması gerekiyordu. Her şeyi zihninde birleştirdikten sonra karşısına çıkmak istiyordu.

Zaten zihninde bir kopukluk vardı. Tesuyayla olan konuşmanın nasıl ve nerede snlandığını hatırlamıyordu. Bunu da düşünmek istiyordu. Sanırım o anki uyku sersemliği hafızasını etkilemişti. Sadece, o geceden içinde kalan bir heyecan hatırlıyordu. Belki bu küçük çaplı yürüyüş dün gecenin neden bu kadar uzun süren bir heyecan bıraktığını hatırlatırdı.

Bahçenin eşit uzunlukla özenle kırpılmış çimenlere sahip bahçesine çıktı. Normalde titizliğe çok dikkat eden Willy'nin gözlerine oldukça yumuşak gözüken bu çimenler, ayaklarını çıplak bırakmak için onu teşvik ediyordu.

Normalde yere düşen bir şeyi dahi almayan Willy, ayakkabılarını çıkardı ve ayaklarını yumuşak çimenler arasnda gezdirmeye başladı. Çimenler yeni uyanmış Willy için biraz soğuktu. Bu soğun içini gıdıklamıştı. Etrafı çiçeklerle donatılmış, dışaran gelen kimselere hayranlık uyandıracak olan bu bahçeyi Willy ilk defa dikkatlice inceliyordu. Geniş bahçenin etrafını saran duvarlar dahi üzerinde ince, küstüm çiçeğinin yapraklarından oluşan sarmaşıklar barındırıyordu. Sarmaşıklar arasında çeşit çeşit farklı renklerde çiçekler de vardı. Willy bu duvarların ardından daha önce hiç çıkmamıştı.

Nedeni bilinmez babası veya herhangi bir görevli ne zaman bu kapılardan çıkacak olsa kapı açıldığında içeriye dört gözle bakmak isteyen halkın bir kısmını dahi görmesine izin verilmez, kapılar açılacağı zaman odasında bulunması emredilirdi. Willy aslında tutsak bir prensti. Bu halinden tam olarak mutsuz sayılmazdı. Çünkü babasının anlatacağına emin olmadğı sırlar aksine, bir gün o kapının ardındaki insanların içinde onlara hizmet edeceğini biliyordu.

Nihayetinde o kral olmak için gelmiş biriydi. Şimdiden hayallerini çalışmaya dökmey başlamış, halkın yakın olarak hissediyor ve git gide daha ince kurgular oluşturuyordu.

Willy bahçe de uzun uzun yürüdükten sonra, yine sorduğu halde cevaplanmayan sorularından biriyle karşı karşıya geldi. Bu kadar şaşalı ve özenle hazırlanmış, biçilmiş bu bahçede, sık ağaçlarıyla ormana benzeyen, çalı çırpıyla dolu bakımdan tamamen uzak bir bölüm vardı. Açıkçası bahçeden bir parça gibi durmamakla birlikte şatonun dışına uzanıyor gibiydi ve bakıldığında sonu gözükmeyen bir uzunluğa sahipti. Her dolaşmaya ya da eğitim için çıktığı bahçede dikkatini çeken bu kısım hep ürkütücü gözükmüştü. Ancak bu sefer nedenini bilmediği bir sebepten ötürü kendisni ona doğru çekildiğini hissetti.

Orada kendine ait bir şey bulacakmış gibi hissediyordu. Belki de sırlarıdan birinin cevabını... Oysa ki buna dair olan tek delili içinde ki sezgilerdi. İlk defa, orman denilebilecek kadar sık ve uzun ağaçlı , çalı çırpı dolu, bakımdan uzak olan bu yolu korkması gerekirken ilgi çekici buluyordu.

Açıkçası onu şuan da tedirgin eden tek şey çalı çırpıydı. Arkasına baktığında ayakkabılarını çok geride bıraktığını fark etti. Son derece nazlı olmasına rağmen ayaklarının acımasını göze alarak ilk adımını attı. ''Garip dedi'' içinden. Çünkü çalıların hiçbiri ayağına batmıyordu. Oysa ki sivri ve kıymıklarla dolu dal parçaları arasında yürüyordu. Hiçbir acıyı hissetmemesi, bu karanlık ve ürpertici yolu daha ilgi çekici bulmasına yol açtı. İlerlemeye devam etti.

İlerledikce ormanın kendi karanlığından dahi belli olan toz bulutuna benzer, koyu bir karartı gördü. Siyah bir sise benziyordu. Yada siyah bir bulut, duman olarakta adlandırılabilirdi. Karanlık dumana doğru ilerlemeye başlayınca kulağına fısıltılar gelmeye başladığını fark eti, şöyle diyordu:

GEÇMİŞİN GELECEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin