SOĞUK AYRILIK

285 95 254
                                    

Karların üstünü örtmüş yıldızlarını saklamayan korkutucu bir gece tablosu içersinde, ıssız bir ormanda, siyah pelerinli bir kadın yürüyordu.

   Havanın soğukluğu kadının nefesinden anlaşılıyordu . Öyle bir tablo içersindeydi ki sık ağaçlardan oluşan ormanın içersindeki yırtıcı ve korkutucu hayvanların seslerini, bu tabloyla alaksı olmayanlar bile uzaklardan duyabilirdi.

    Karlar üzerinde elinden geldiğince hızlı yürüyen bu kadın, paçavraya benzeyen siyah peleriniyle yüzü dahil bedenine dair gözükecek hiçbir yer bırakmamıştı.

Ardında bıraktığı karlı yollara bakınca anlaşılıyordu ki bu kadnın ince ve küçük, çıplak ayakları vardı.

Korkutuculuğundan gecenin görüntüsünü dahi dönduran bu havada, duruşundan zayıf, cılız ve güçsüz olduğu anlaşılan, rüzgarın hareketiyle savrulan bu kadını sadece bir pelerinle, böyle bir yola çıkmaya mecbur bırakacak şey geçmişi geleceğe bağlayan şeydi.

Kadının elinde, değeri gizlenmek istenen, katkat özenle sarılan, mücevherin saklandığı kutunun bezine benzer, sımsıkı sarılarak kendisiyle beraber götürdüğü bir bez vardı. Boyutundan ve şeklinde elbette ki mücevher kutusu olmadığı anlaşılıyordu.

   Bu bezin içinde bir mücevher yerine ondan çok daha değerli belki de tüm geleceği etkileyecek kendisiyle birlikte götürdüğü bir sır vardı...

   Kadın rüzgarın ters yörüngahına savaş verircesine uzun bir müddet yürüdükten sonra koca bir demir kapının önünde durdu. Kapı o kadar uzun ve büyüktü ki başlangıcını görmek isteyen biri kafasını kaldırmadan göremezdi.

   Üzerinde altın ve gümüşten yapılma güle benzer sıkça işlenmiş motifler vardı. Kapının etrafına dağıtılmış bu motiflerin tam ortasında diğerlerinden çok daha büyük aynı motiften biraz farklı başka bir motif bulunuyordu. Sanki bir şeyi temsil ediyormuş gibiydi.

   Diğer motiflerden farklı olarak üzerinde pek çok farklı renklerdi büyük küçük çeşitli inciler bulunuyordu. Aynı zamanda etrafında dört farklı çeşide sahip yaprağı anımsatan ayrı motifler vardı. Kadın uzunca kapıyı inceledi, ancak kapının ilgi çekici, o karanlıkta dahi oldukça belirgin olan motiflerinden ziyade, motiflerin arasındaki uzaklığı ve kapının yükekliğini inceliyordu. Sebebi belliydi. Bu kapının diğer tarafına geçmesi gerekiyordu...

   Kadın kollarıyla sıkıca sarmış olduğu beze baktı. İki koluyla kavradığı sır mcevheriyle tırmanması ne kadar mümkündü? Kadın içinde kendisinden bir parça taşıdığı bezi anlık dahi olsa yumuşak karların üzerine koymak istemedi. Onun için elinde olan bu şey çok ama çok önemliydi.

Kadın ince ve yıpranmış, bedeninden hiçbir parçasını göstermemek için özenle kendini sakladığı pelerinin eteğinden uzunca bir parça yırttı. Üzerindekine pelerin demektense paçavra demek daha doğru olurdu. Bu yüzden kadın elinde yük olmasına rağmen hiç zorlanmadan yırtıverdi.

   Acımasızca her yeri kaplayan rüzgarın, aradan perdesi kalkan ince süt beyazına sahip cılız bacaklarını sarmasıyle o cılızlığına rağmen göz alan bacaklarının birbirine büzüşmesi, dolanması bir oldu.

Kadın pelerininden yırttığı parçayla sıkıca sarılmış olduğu bezi sırtına bağladı ve motiflerden birine tutunarak kendini zorlukla yukarı çekti aykalarını da bir diğer motif üzerine koydu. Fırtınalı, yerlerin kar ve buzlarla kaplı olduğu bu havada çıplak ayaklarıyla saatlerce yürümesine rağmen nasıl olurdu da bastığı demir ona bu denli soğuk gelmişti.

   Elleri motifi tuttuğu gibi güçten kesilmeye başladı. Bir sonraki motife uzanabileceğinden emin değildi. Ama pes etmedi, her motifte gücünden bir parça daha bırakarak tırmanmaya devam etti. Rüzgar sanki kadının tırmandığını biliyormuşçasına özellikle ters yönden esiyordu. Bu inatçı rüzgar sebebiyle kadının pelerini açıldı ve gecenin karanlığını yaran parlak kızıl saçları savrulmaya başladı.

GEÇMİŞİN GELECEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin