Lord gözlerini açmış, her sabah gördüğü güneş işlemeli tavandan farklı bir tavana bakıyordu. Hatırlamadığı bir tavan değildi. Neresi olduğunu fark edince ellerini yatağa yaslayıp doğruldu. Tam o sırada başında bekleyen Willy'i gördü. Willy babasının ayaklanmasıyla yatağın yanına çömelip içine serpilmiş suyla sordu:
-Nasılsın? Nasıl hissediyorsun?
Lord boynunu ovalarken yarım açmış olduğu gözleriyle ve sorgulayıcı ifadesiyle:
-Tetsuya ne zaman geldi? diye sordu.
Willy babasının nasıl olduğunu sorduğunda aldığı ilk cevabın bu olmasına üzülmüştü.Yine de odaya ilk neden girdiğini hatırlamış oldu. Gözlerini biraz kısarak kucağına baktı, hüznünü hemen atlatıp başını kaldırdı ciddi tavrıyla:
-Doğru ben de onu soracaktım, Tetsuya nerde?
Lord duraksayarak elini ensesinden çekti. Ağzı hafif aralanmıştı. Kaşları kalkmış gözleri büyümüştü. Ensesinden çektiği eli hava da kalmıştı:
-Na-nasıl yani gelmedi? O zaman bu acı-
-Ateşler içinde perdeyi yırtıp odayı yıkmana sebep olan acıyı mı diyorsun?
Lord elni koyarak başını ovalamaya başladı. Anlam verememişti. Ensesindeki kuvvetli yanmayı ve acıyı hissediyor, en son Willy'i de görüdüğünü hatırlıyordu. Ancak devamı yoktu. "Tetsuya'nın nefesi olmadan bu acı nasıl dindi?" diye düşünüyordu.
Hafif ağrıyan başını tutarak kafasını aşağı indirdi. Bir yandan hatırlamadığı anları düşünürken, bir yandan uyurken rüya görüp görmediğini hatırlamaya çalışıyordu. Başı eğikken yavaşça gözlerini Willy'e çevirdi, bir müddet baktıktan sonra gözlerini kapatıp istemsizce:
-Lanet olsun, neden, hayır nasıl?
Willy:
-Ne demeye çalışıyorsun?
Lord ağrıyan başının verdiği rahatsızlıktan ötürü yüzü buruşuk olsa da düzeltmeye çalışarak, Willy'nin minik ellerini tuttu. Endişeli olmasına rağmen sevimli bir yüzü vardı. Endişeli yüzü hüzünle aynı zamanda huzurla doluydu. Garipti. Zıt duyguları yüzünde toplayabilmesi Willy'e çok garip gelmişti. Lord:
-Willy hatırlamıyorum? Geldikten sonra neler oldu?
Willy babasının gözlerine bakarken, yutkundu. Yine de lordun sorusunu kendisine yapıldığı gibi cevapsız bırakmadı bir bir anlattı, Hikaye bayıldığı ve eli yere düştüğü ana gelince lordun tepkisi değişti:
-Naptın, peki?
-Ben Adela'yı çağırdım.
Lordun yüzündeki ifade düşüncelerle karışınca Willy:
-Ne, ne yapmamı bekliyordun? Başka kimi çağırabilirim? Özel olarak seçtiğin biri olduğunu düşündüğümden ben-
Willy babasının gözleriyle onu süzdüğü fark edince, sözünü kesti. Adela'yı çağırırken oldukça tedirginken şimdi yaptığı hareketten pişmanlık duymuyordu. Babasının bakışları altında ne olduğunu bilemezdi. Belki kızacaktı. Kendi emrine uymadığı için lord vasfını kullanarak sorun oluşturabilirdi. Vereceği cevap hazırdı. " Ben ağzından bir emir duymadım" diyecekti. Sorun çıkacağını hissetse de babasının şu an ki ayaklanmasından ötürü kendisiyle gurur duyuyordu.
Lord gözlerini kapatıp, ellerini Willy'nin elinden yavaşça kaydırarak çekti. Rahatladığını belli eden soluk verdi. Willy'nin dalgalı saçlarını zarifçe dağıttı ve kısık bir sesle:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GELECEĞİ
FantasyFıtınalı, soğuğun ne demek olduğunu tekrar öğreten korkutucu bir gece ve o gecede korkusunu hissetmemek için mücadele veren bir kadın. Bu havada yıpranmış sadece kumaş parçası olan pelerininle nereye gidiyorsun? Sadece eflatun gözlerinle, geçmiş...