Kapılar açıldı, Willy atıyla halkına doğru ilerlemeye başladı. kalabalıktan yüksek sesler Willy’nin heyecanını süslüyordu:
-PRENSİMİZ! BU PRENSİMİZ!
-KÜÇÜK BEY WİLLY! ÇOK YAŞA!
Bazı insanlar, Willy’nin hallkın karşısına çıkmakla yaşadığı şaşkınlığı paylaşıyordu:
-AMAN ALLAHIM! BU PRENS WİLLY!
-İNANAMIYORUM! BU PRENSİMİZ Mİ?!Kimisi ise Willy’e övgüler yağdırıyordu:
-PRENSİMİZE BAKIN! BU YAŞTA NE YAKIŞILILIK!
-GÖZLERİNDE BİR SAVAŞÇI YATIYOR!
-YÜZÜ ADETA BİR GÜNEŞ GİBİ PARLIYOR!
-İŞTE BİZİ YÜKSEKLERE ULAŞTIRACAK UMUDUMUZ!
-PRENSİMİZ ÇOK YAŞA!
Willy bunca sesle beraber, sevinç, heyecan, şaşkınlıkla karışık yüzlerce göz arasında kaybolmuştu. Tüm duydukları güzel şeyler olsa da her kalabalıkta olduğu gibi bu övgüler ve sevinçler arasında elbette ki çirkin sözler vardı. Ancak Tetsuya, Geralt ve Nanimonai’nin dik duruşu, çevreyi dikkatlice süzüşleri, tehditvari bakışları, insanlara çirkin sözlerinin akıllarında tutmalarından başka bir seçenek bırakmıyordu.
Willy’nin yüzünde, kalabalığın karşısında iç açıcı bir tebessüm belirdi. İnsanların sesleri, bakışları, ilk defa görmelerine rağmen yalan olsun ya da olmasın yağdırdıkları övgüleri ve hayranlıkları, üstüne rüzgar gibi esmiş, gözlerini yaşartmıştı. Willy ilk defa kendini bu denli değerli hissediyordu. Anın içinde kaybolmuşken sadece etrafı süzmekle yetindi. Atını yürütemedi. Aklı donmuş, kalabalığın halkı olduğuna dair olan idrakını kaybetmişti. Sadece izliyordu. O sırada arkada bulunan Nanimonai alaycı tavrıyla:
-İnsanların süslü sözleri böyle giderse kabuğundan çıkacak.
Geralt söylemiş olduğu sözlerden ötürü onu sessizce uyarmaya çalışırken Tetsuya arkasını döndü ve Nanimonai’ye susmasını söyleyen gözlerini dikti. Nanimonainin yaptığı tek şey gözlerini kapatıp alaycı bir gülümsemeyle omuz silkmek oldu.
Tetsuya Willy’nin kulağına eğilip:
-Efenim şuan selam vermeniz gerekiyor, diye fısıldadı.
Willy halkın sözlerinden farklı olarak, uğultu barındırmayan net sesin kulağına çarpmasıyla irkilerek sese karşılık verdi. Elini yavaşça yukarı kaldırıp başının hizasında sağa sola döndürerek halkına selam vermeye başladı. İşte tam o sırada halktan gurur barındıran sözler, sevinç çığlıkları yankılandı. Willy etrafı incelemeyi sürdürürken, evlerin pencereleri ardında onu görmek için çabalayan insanları fark etti. Hatta bir camda beş kız kardeş sıkışmaya çalışıyordu. Bunun üzerine Willy elini biraz daha yukarı kaldırıp ona bakan herkese selam verdi ve ağzından şu cümle döküldü:
-Beni şereflendirdiniz, ben çok mutluyum.
Halk bir anda sessizleşti. Sanki Willy başka bir dilde konuşmuş gibi bakıyorlardı. İçinde blunan saflıkla aniden söylemiş olduğu bu söz soyuna zıt bir sözdü Asıl şereflenmesi gereken halktı. Garip bir şekilde bazı insanlar, kindarlık barındıran gözlerle, bu sözün üzerine göze batan pis bir sırıtma ortaya koydular.
Tetsuya şaşkınlığına hakim olamadı. Zaten diğer şehirlere nazaran Legorya soyunun aşağılayanın çok olduğu bu bölgede durumun nasıl düzeltileceğini düşünmeye başladı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GELECEĞİ
FantasyFıtınalı, soğuğun ne demek olduğunu tekrar öğreten korkutucu bir gece ve o gecede korkusunu hissetmemek için mücadele veren bir kadın. Bu havada yıpranmış sadece kumaş parçası olan pelerininle nereye gidiyorsun? Sadece eflatun gözlerinle, geçmiş...