İLK ADIM

7 2 1
                                    

Willy antrenman ortasında nefes nefese kalarak gelen kadının dediklerinden dolayı ürperdi:

-Efendim! Lord, sizi çağırıyor!

    Willy babasıyla görüşmeyeli aradan yaklaşık üç  ay geçmişti. Willy elindeki kılıcı Tetsuya’ya uzattı. Belli etmese de şaşkındı. Willy Tetsuya’nın eşliğinde lordun odası önüne gelmişti. Kendisini nelerin beklediğini bilmediğinden derin bir nefes çekti ve vermesiyle birlikte kapı koluna yüklendi. Kapı açıldığında lord elinde eflatun renginde göz kamaştırıcı parlak bir çiçeğe bakıyordu. Kapının açılma sesini duyduğu gibi çiçeği masasında bulunan çekmecelerden birine koydu. Willy kendisinden bir şeyler saklanmasına alışmıştı artık. Merak ediyor, ancak sorgulamıyordu. 

Soğuğun yanaklarına izini bıraktığı Willy’i görünce lord:

-Antremanda mıydınız? Tetsuya seni epey zorluyor olmalı. 

    Willy gözlerini lordun çarprazında bulunan cama kaydırdı. Babasının camı zaten antrenman yaptıkları tarafa bakıyordu. Onca kılıç sesinin odaya ulaşmaması ve antrenman yaptıklarını bilmemesi saçma olurdu. Olay basitti, Willy anlamıştı. Babası gergin, söze nasıl başlayacağını bilmiyordu. Babasının sorusuyla zıtlaşmadan:

-Evet, antrenman daydık.

-Umarım önemli bir anda bölmemişimdir.

-Hayır tam da bırakmak üzereydik.

   Lord Tetsuya’yla göz kontağı kurup gözlerini hızlıca kapıya kaydırdı. Tetsuya durumu az buz anlayıp odadan usulca çıkıverdi. Tetsuya odadan çıktığında  Willy tedirgin hissetmeye başlamıştı. Kapı kapanır kapanmaz:

-Ne konuşacağız? 

  Lordun başı eğikti:

  -Willy… sesi kararsızlık doluydu.

-Evet, baba?

 Lord başını yukarı kaldırıp yüzüne oturmayan bir tebessüm yerleştirdi:

-Daisy… Daisy’le işler nasıl gidiyor?

   Hala lafı uzatıyordu. Daisy geldiğinden bu yana üç ay olmuştu. İlk geldiği an ki büyüklüğüne bakılırsa hemen hemen dokuz on aylık vardı. En çok dikkat çeken özelliği, normal çocuklardan çok daha hızlı bir büyüme gösteriyordu. Dişlerinin neredeyse hepsi çıkmıştı. Yavaş yavaşta olsa adım atabiliyordu. Lord bunların hepsini yakinen takip ediyordu. Buradaki sorusunun amacı Daisy’nin halini öğrenmek değil, Willy’nin onun hakkında ne düşündüğü ya da ondan ne tür gözlemler edindiğini öğrenmekti.

Willy:

-Nasıl bir cevap vermeliyim. İyi gidiyor gibi bir cevap yeterli olmayacak sanırım.

-Willy sen gerçekten zeki bir çocuksun. Sorumun mahiyetini çoktan anlamış olmalısın.

-’’Halkımla’’ aramın nasıl olduğunu soruyorsun biliyorum.

-Bu şekilde sormam daha iyi olur, Daisy hakkında neler öğrendin bakalım?

    Willy bu soruya karşı biraz sinirlenmişti. Ne de olsa Daisy hakkında bildiklerinden çok daha fazlası babasında saklıydı. Willy’nin bakışları solsa da kendi süreci içerisinde neler öğrendiğini anlattı. Ne zaman acıktığını, ne yediğini, ne zaman üşüdüğünü, nelere güldüğünü, ne tür yemeklerden hoşlandığını, nelerden korktuğunu, ne zaman uyuduğunu ve başka pek çok şeyi ince ayrıntılarıyla anlattı. Verdiği her detayda lordun gözlerinde bir ışıltı beliriyordu. Willy dışarıdan bakıldığında görevinin raporunu veriyordu, ancak kendi içinde Daisy hakkında anlattığı her sözde yüzü gülümseyen babasına sinirleniyor, görevden tamamen uzak bir duygu hissediyordu. Bunun kıskançlık olduğunu bilse de kabullenemiyordu. İstemsizce aniden:

GEÇMİŞİN GELECEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin