KARGAŞA

102 58 53
                                    

İçine bir bulut gibi yumuşak olan o sesi hissetti:

-Charles, seninle gurur duyuyorum...

Lord gözlerini bu sesle açtı. Sesin ruhunu okşayan tınısı hala kulaklarındaydı. Asla ayrılmak istemeyeceği o huzurlu ses...

Lord bir müddet daha gözlerini kapatıp kaybolan sesi kendi zihninde dinlemeye devam etti. Gözlerini açtığında ise gözünün ilişmesi zor olacak kadar yüksek tavanındaki güneş ve ay motiflerini izledi. Bir müddet de sesi bu haliyle içinde dolandırdı. Gülmeye başladı. Utanmış bir hali vardı. Sanki hoşlanmaya başladığı kişiyle karşılaşmış elleri ayakları birbirine dolanan genç bir oğlana benziyordu.

Yastığını yüzündeki aptal sırıtışıyla eline aldı ve sımsıkı sarıldı. Başını öne eğdi, aptal sırıtışı sevimli kıkırdamalara dönüştü ve yastığı suratına bastırdı. Sevinçten çığlık atmak istiyordu. Adeta aşık olduğu adamla bir gece önce görüşmüş, gelecek evlilik hayallerine dalmış, duyduğu heyecandan yerinde duramayan utangaç bir gençti. Yastığa gömdüğü başını kaldırdıktan sonra yatağa hızlıca kendini attı ve kollarını açtı. Kolları o kadar uzundu ki tüm yatağı kapladı, sevincini tavana doğru bırakarak bağırdı:

-BENİMLE GURUR DUYUYOOOOOORRRR!!!

Farkında değildi ancak bu rüyanın özünde Willy yatıyordu. Bunu hissetmiş olsa gerek ki keyfine keyif katacak o cümleyi haykırdı:

-WİLLYY!!! SENİNLE UĞRAŞMAYA GELİYORRUMM....

Bunu söylerken dahi Willy'nin kızgın suratını hayal ederek gülmeye başlamıştı. Willy ona frenk incirini anımsatıyordu. Dışı dikenli içine ulaşması zor, ulaşınca ise yine ulaşmayı engelleyen çekirdekli ancak tatlı sulu bir meyve. Diğer adıyla dikenli incir.

Lord için sanki Willy frenk incirine benzemiyordu da, frenk inciri Willy'e benziyordu...

Willy'i tanımlayan daha iyi bir meyve olamazdı. Son zamanlarda dikenleri aştığını düşünen lord şu an da tam olarak çekirdekli kısmından zevk almak için oğluna sataşma kararı almıştı.

Lord için harika neşe dolu bir gün başlangıcıydı. Sonuçta Emilia olduğunu düşündüğü narin sesten övgü almıştı. Tıpkı Willy'nin ondan övgü alması gibi...

Belki de bu rüya ona Willy'le olan diyaloğundan ötürü bir ödül olarak verilmişti. O an fark etti, Willy babasıyla aynı duyguları hissetmiş olabilir miydi?

Gördüğü rüyanın etkisiyle, Willy'e yaşattığı sevinci ve şımartan hissiyatını oğluna bahşettiğini fark etti. Şimdi kendisiyle gurur duydu. Lord farkında değildi ancak bu hikayede, Willy onun oğlu olmasıyla birlikte aynı zamanda kedisiydi...

Çocuksu halinden taviz vermeyen bu şımarık kral şuan da sevimli gözükmesi gerekirken aksine, başarı kazanmış kötü, şeytani bir adama benziyordu. Yüzünde oldukça komik bir ifade vardı. Kendi kendine gurur duymasıyla birlikte kötü bir adamın gülüşüyle kıkırdamaya başladı. Sesi aynen şöyle çıkıyordu'' keh keh keh keh''

Bu şeytani gülüşünden sonra sinsi bir alçak gülüşünün içinde barındırdığı kibrin etkisiyle saçlarını geriye doğru attı:

-HAH! NE HARİKA BABAYIM! diye yine tek başına kendisiyle muhatap olarak benliğini övdü.

Bunu dediği sırada aniden içinde yerini bir başka duyguya asla bırakmayan pişmanlık duygusunu bir anda serbest bırakmıştı:

-Dalga mı geçiyorum ben? Berbat bir babayım...

Lord sanırım içinde bir deli barındırıyordu. Tüm bunları kendi kendine konuşuyor, bu halinden rahatsız oluyormuş gibi hiç gözükmüyordu. Aksine hafif çatlak olmayı seviyordu. Şu zaman kadar Lord olmanın vazifesiyle saklamak zorunda kaldığı çılgınlığının kurbanı Willy olmuştu. Evet, koca altı yıl içerisinde ilk defa baba olmanın sıcaklığını yaşasa da hala lord vasfı üzerinde dikiliydi...

GEÇMİŞİN GELECEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin