DİKENLİ LOTUS

73 42 50
                                    

Tetsuya yola çıkmıştı...

Her nereye gidiyorsa ulaştığı yerde hoş şeyler yaşanmayacağı yola bakan bakışlarından çok belliydi.

''Sadece git!''

Lordun bu emri Tesuya'nın nefretiyle birlikte Ejder Ecelini hedef olarak göstermişti. Bnose ise bu yolda ona eşlik edebilecek tek dostuydu ki attığı her adımda Tetsuya içinden de olsa tekrar ediyordu:

-LEGORYA ÇOK YAŞA!

Gideceği yol yaklaşık üç gün kadar uzaklıktaydı. Tabi ki bu Tetsuya için geçerli değildi. Atını o kadar süratli sürüyordu ki güneşin batmasıyla ülkeyi kaplayan karanlık ona yetişemezdi. Eğilerek atla tamamen bütün olmuş, rüzgarın keskinliği Tetsuya'nın miğferinde küçük bir çınlama olarak duyuluyordu. Tetsuya'nın sürüşünü görenler, Bnose'ın süratli koşuşuyla Tetsuya'nın hırsı arasındaki farkı ayırt edemezdi. Yerde birikmiş kar dahi nal izlerini belirtmeye yetişemiyordu.

Güneş tamamen batmış gökyüzünü dolunay süslemişti. Kurtlar için harika bir gündü. Şu zamana kadar çoktan atını dinlendirmek için mola vermiş olması gerekirken hala atını hırsla sürmeye devam ediyordu. Çünkü Ejder Eceli'nin yaptığı ani baskın, krallığa dahil olduğu günden beri kalbine çift dikişle dikilmiş olan o sözleri tehdit diyordu. ''LEGORYA ÇOK YAŞA''

Etrafta kurt uğultuları, Bnose'ın ritmik sesiyle ilerleyen adımlarına eşlik ediyordu.

Farklı bir durum daha vardı. Legora'da yaşayan herkes bilir. On ikinci ayın gecesinde ormana çıkılmamalıdır. O gece evdeki kapılar kilitlenir, ne olur ne olmaz diye kapının önüne ağır eşyalar yığılır, ışıklar kapatılır, yaşam belirtisi gösterilmezdi. On ikinci ay ormanın en sevdiği geceydi. Tetsuya ise talihsizliğiyle on ikinci ayda yola çıkmak durumunda kalmıştı.

Tetsuya yola çıkmadan önce elbette ki bunu biliyordu. Bu denli süratle gitmesinin sebeplerinden biri de buydu zaten. On ikinci gecenin felaketlerine yakalanmadan ormanı bitirmek istiyordu. Bu her ne kadar mümkün olmasa da en azından büyük bir kısmını geride bırakabilirdi. Artık on ikinci gecenin alametleri başlamıştı. Atının dizginine sımsıkı tutunmuş, olabildiğince kuvvetli şekilde Bnose'e vuruyor ilerlemesi için emir veriyordu.

Etraftan normal bir canlıya ait olmayacak ürkütücü sesler, ter ve dışkı kokusunun karşımını andıran katlanılmaz kokular yayılmaya başlamıştı. Bu gecenin özelliklerinden biri; dolunay canlanır, doğayla olan bütünlüğünden orman ve ormanın sahiplerine yardım eder, onlarla birlik olurdu. Dolunayın canlanma vakti gelmişti. Sanki birilerine göstertmek istiyormuş gibi ışıklarını Tetsuya'nıın üzerine doğrulttu. Ormana yayılan dolunayın ışığı neredeyse tamamen Tetsuya'nın üzerindeydi. Tetsuya yola çıkmadan önce bunun başına geleceğini zaten biliyordu. O zaten on ikinci ayın gecesiyle yüzleşmeye çoktan hazırdı.

Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı. Kulaklarına çarpan çirkin sesler, burnuna sızan o leş koku, Tetsuya'ı işaret ederek gösteren dolunay, hepsi anlatıyordu, alametler tamamlanmış, on ikinci gece başlamıştı.

İşte şimdi orman öğrenecekti , Tetsuya 'ya neden dikenli lotus denildiğini...

***
Legorya'nın bağazı ormanlık bölgelerinde Fifi adı verilen yaratıklar yaşardı. Evet isimleri dile sevimli geliyordu. Ancak bu fifiler dişleri uzunluğundan ağızlarına sığmayıp dışardan gözüken, yarım açık kalan ağızlarından ötürü akan salyalarıyla kaplı olan, üç adet kırmızı gözlere sahip, kısa bacaklı, domuza benzer burunlu, koyu yeşil tüylü yine bir domuzun büyüklüğü kadar olan korkunç yaratıklardı.

GEÇMİŞİN GELECEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin