ATEŞLER İÇİNDE

77 32 79
                                    

    Willy, Tetsuya’nın nerede olduğunu öğrenmek için kalkmış olduğu kahvaltıdan üzerinde hala duran çay lekesiyle birlikte hızlı adımlarla babasının yanına gidiyordu. Hizmetçilerden birine nerde olduğunu sordu. 

     Yine aynı şey, aklındaki soru denizinin içindeki balıklardan biri olan, kime ait olduğunu bilmediği bir odada olduğunu öğrendi. Lord zaman zaman o odaya girer uzun süre çıkmazdı. Çıktığı zamanda ise genelde yüzünde suç işlemiş, pişmanlık barındıran hüzünlü bir ifadeyle çıkardı.

     

      Genelde kilitli olsa da bir iki defa göz atma fırsatında bulunabilmişti. Yarım yamalak gördüğü dekorasyonundan bir hanıma ait olduğunu tahmin ediyordu. Bu yüzden Willy ara sıra annesinin odası olup olmadığını düşünürdü.

      Willy odanın önüne geldiğinde, soracağı sorunun cevabını almak için aklında kurduğu mücadeleli senaryodan ötürü, kendini hazırlamak üzere kapının önünde bir müddet durdu. Kendini hazır hissettiği an kapı kolunu tuttu ki odanın içinden büyük bir gümbürtü duyuldu. Duyduğu gümbürtüden irkilerek elini kapı kolundan uzaklaştırdı. Gümbürtünün hissettirdiği korkuyla içeri girip girmeme hususunda kararsız kaldı. Duyduğu ses çok yüksekti. Gümbürtüden ötürü endişe de duyuyordu ancak babasıyla konuşmak için uygun bir zaman olmadığına karar verip arkasını dönmüştü. Tam o anda içerden gümbürtünün haricinde yüksek sesli inlemeler duymaya başladı. 

    Ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan Willy, endişe duygusu, korkusu üzerine galip gelince, titrek elleriyle kapı kolunu tuttuğu gibi hızlıca kapıyı açtı. 

     Karşısında duran görüntüyü görünce donakaldı. Gözleri önünde üzerinde bulunan dekorasyonlarıyla devrilmiş bir masa, yerde parlayan, kırılmış cam parçaları, yere düşüp kırılmış sandalyeler ve ikindi güneşini sızdıran tam karşısındaki büyük camın baştan aşağı yırtılmış mor kadife perdesi, perdenin ucunda ise lord vardı.

     Bir eli kadife perdeyi sımsıkı tutuyor diğer bir eli ise ensesini kavrıyordu. Yerde oturmaktan çok yere çökmüştü. Perdeye tutunmak isterken yere düştüğü anlaşılıyordu. Kapının açılmasıyla lord yüzünü kapıya doğru çevirdi.

     Willy ilk defa lordu böyle görüyordu. Yüzü buruşmuş gözlerini neredeyse açamıyordu. Kumral saçları ter damlayan, kıpkırmızı  yüzüne yapışmış, derin soluklar içersindeydi. Gözleri çok soluktu. Willy lordu o şekilde görünce, bir suikasta maruz kaldığından başka aklına hiçbir düşünce gelmiyordu. 

    Çözüm olarak aklına gelen tek şey yardım çağırmaktı. “Kimi, kimi çağıracağım? Tetsuya yok. Lanet olsun ne yapmalıyım?” diye düşünürken gözleri babası üzerinde, geriye doğru yavaş adımlarla sendeleyerek herhangi bir hizmetliye seslenmek için arkasını dönerken, babasından, çıkarmakta zorlandığı kısık sesini duydu:

    -H-ha-yır, Will-

      Derin derin aldığı nefesten ötürü doğru düzgün konuşamıyordu. Willy babasının yarı açık gözlerinden ne demek istediğini anlamıştı. Bu halde kimseye gözükmek istemiyordu. Kimseye görünmemek içerisin de kendisinin de dahil olup olmadığını düşündü. İki seçeneği vardı, ya kapıyı dışardan kapatacak onu bakışlarıyla istediği şekilde tek başına bırakacak, yada içerden kapatıp yardımcı olmaya çalışacaktı. 

     Willy babasının gözlerini babasından ayırmadan kararlı bir şekilde  kapıya doğru elini uzattı ve ortalığa yankı yayacak yüksek  bir sesle kapıyı hızlıca kapattı.

GEÇMİŞİN GELECEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin