Geralt kapıda bulunan görevlilere seslendi:
-LİDERİMİZ GELDİ, KAPIYI AÇIN!
Görevliler Tetsuya’yı görünce kapıları bir haykırışla açtılar:
-TETSUYA EFENDİ GELDİ! LEGORYA ÇOK YAŞA!
Kapının açılmasıyla Tetsuya, atının üstünde yorgunluğu aşikar bir şekilde Bnose’ın kulağa hafif gelen nal sesleriyle kapıdan içeri girdi. Geralt, hemen Tetsuya’nın yanına koştu. Her zaman yaptuğı gibi seferden gelen efendisinin atını yerleştireceğinin göstetrgesiyle Bnose’ın eyerinden tuttu. O an efendisinin normal sefelerden daha farklı, daha solgun gözüken yüzüyle karşılaşınca kuşku barındıran sesiyle:
-Efendim, ilk olarak odanızda dinlenmek mi istersiniz? Yoksa rahatlatıcı bir duş almak için hemen sıcak su hazırlattırmamı mı istersiniz?
Normalde bir fifinin oluşturduğu yarayla bu kadar sarsılmazdı. Saldıran fifi ya nadir bulunan zehirli dişlere sahipti, ya da Zivon yarasına bastırırken kendisine has mistik güçlerinden birini kullanmıştı. Çünkü vakit geçtikçe kemiklerindeki sızı artıyor, omzunun inceldiğini hissediyor, her an omzu bağlarından kopacak, kolunu yerde bulacakmış gibi hissediyordu.
Tetsuya Geralt’ın sözünü yarım yamalak dinlermekle birlikte aşkla, hayranlığı karıştıran bu adamdan yarasını saklamaya çalıştığı için, Geral’tın eyeri tutan ellerini çekmesini rica etti ve:
-Lorda onunla görüşmek için biraz zamana ihtiyacım olduğunu ve müddet rica ettiğiöi söyle yeter, dedi.
Geralt, Tetsuya’nın onu uzaklaştırmasını kendi aklınca seferden önce gerçekleşen siyah zırh tartışmasına bağladı. Tetsuya efendinin onu suçlu görmesini kabullendiğinden saygısını bozmayarak başını eğdi ve:
-Tabi efendim, dedi.
Tetsuya, onca saray görevlisi bahçede dolaşıp şövalyeler onu karşılarken Bnose’ın üzerinde eğik duramazdı. Legorya’daki, şövalyeleri temsil eden biri olarak bu halin kendisine yakışmayacağını biliyordu. Şövalyelerin arasından zorlansa da kendini doğrultarak yürüdü. Zivon’un bastırmasıyla açılan yarası cidden sinirini bozuyor, bunun yanında siyah zırhın ağırlığı daha çok baskı yapıyordu. Her ne kadar yoğun bir acı hissetse de genelde tepkisizliğiyle meşhur olan yüzünün onu kordumassıyla, sahte de olsa asalet barındıran duruşunun bozulmadığına emin hissediyordu. Bnose’ın her adımıyla tıkırdayan zırhının sesine kukağını verince duraksadı. Başını çevirmeden :
-Geralt!
-Bu-buyrun efendim.
-Şu kız, siyah zırhı getiren, neydi adı… Aimi gibi bir şeydi sanırım. Bir ara beni görmesini söyle, dedi.Geralt efendisinin böyle bir istekte bulunmasına neden olan sebebi düşünürken, ceza maksadıyla kendisine atılan tokadı hatırlayınca, bu hatanaın karşılığını genç kızdan da alacağını düşünerek kindarlığının tiksindirici gülüşüne büründü. Memnuniyet ifade eden sesiyle:
-Siz nasıl isterseniz efendim, dedi.
Tetsuya atıyla birlikte bahçede şatoya doğru ilerlerken fark etmediği bir durum içerisindeydi. Tüm bahçeyi gören, koca bir camın önünde duran biri… Lord.
Lord Tetsuya’ı şatoya ilerlerken görünce aklını karıştıran sorularla birlikte, içini yavaşça sarmaya başlayan huzurun peşini takip etmeye başladı.
Odasının kapısı açtığı an kapıyı tıklamak üzere elini kaldırmış Gerlat’la karşılaştı. Geralt lordla göz göze gelince hemen başını eğdi ve referansta bulundu. Lord başını kaldırmasını ve konuşmasını emredince, Geralt:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GELECEĞİ
FantasyFıtınalı, soğuğun ne demek olduğunu tekrar öğreten korkutucu bir gece ve o gecede korkusunu hissetmemek için mücadele veren bir kadın. Bu havada yıpranmış sadece kumaş parçası olan pelerininle nereye gidiyorsun? Sadece eflatun gözlerinle, geçmiş...