SANDIĞIM OLUR MUSUN?

64 30 18
                                    

-NE?!

Amy, kapattığı gözlerini aralayınca efendisinin onu garipseyen aynı zamanda hayret dolu ifadesiyle karşılaştı ve istemsizce kaldırdığı ellerini yavaşça aşağı indirdi. Zihni karıştığından ne diyeceğini bilemiyordu. Tetsuya ve Amy’nin düşündüğü şey tamamen farklıydı. Amy kendi düşüncelerini anlatmak istercesine tek yapabildiği Tetsuya’nın elinden kayıp düşen mavi kurdeleyi işaret parmağıyla göstermek oldu.

  Tetsuya kızın işaret ettiği yöne bakınca aklına dank etti. Legorya’da hizmetli bir hanımın kurdelesini açmak onu cariyesi olarak seçtiğinin göstergesiydi. Durumun farkına vardığı an elini alnına koydu. Başı eğikti. Alnına koyduğu elini yavaşça gözlerine kaydırırken, utançtan titreyen sesiyle:

-Beline bağladığın kuşak, onun renklerinde bir kurdele kullanmalısın.

   Amy efendisinin dediklerinden hiçbir şey anlamadığından gözleri kuşağı ve Tetsuya arasında gidip geldi.  Tetsuya utançtan elleriyle kapadığı gözlerini parmaklarından birin aralayarak Amy’nin tepkisine baktı. Kızın onu anlamadığını fark edince iç çekti:

-Ahhh... Elbisenle saçına taktığın kurdelenin rengi göze batıyor,  kuşağın belindense saçında durabilir. Bu kadar ince bir beldeki kuşak, saçların için uzun gelmez değil mi?

   Amy tekrardan kuşağına baktı. “İ-i-ince bel, be-beni mi süzüyor?”  Amy kuşağına dikilen gözlerini efendisine çevirdikten sonra kızaran yüzünü, başını eğerek bukleli saçlarıyla örttü ve:

-Ha-haklısınız efendim, daha dikkatli olacağım! M-müsadenizle, diyerek arkasını dönüp kendini odadan attı.

O sırada elinde kalan mavi kurdeleden ötürü Tetsuya seslenmeye çalışsa da, çoktan çıkmıştı.

     Dışarı çıkan Amy sırtını  hızlıca kapttığı kapattığı kapıya yasladı. Gözlerini tavana dikerek derince soluklandı. Yüzü pancar sürmüşe benziyordu. Odaya ilk girdiğinde aklındakilerden ötürü, aptalca olduğunu  düşündüğü davranışları, yanlış anlaşılmaya sebep olması, hem de efendisini düşürdüğü durumdan dolayı, kendisine olan siniriyle başını öne çekerek arkasına vurdu. Sonrasında ise ayak uçlarını birbirine hızlıca vurarak kendine olan öfkesini ve stresini atmaya çalıştı. Tam o sırada koridor fenerlerini temizleyen bir hizmetçiyle göz göze geldi. O anki kendine olan öfkesi bakışlarına da yansıyıp kadınının yüzüne çarptığından kadın, hiçbir şey demeden onun yanından uzaklaştı...

                                                                                                         *******

   Artık güneş insan gölgesini olduğundan daha uzun göstermeye başlamıştı ve Tetsuya hala lordu görmemişti. Bu Lord  için alışıldık bir şey değildi. Geldiği yerden hoş haberler getirmeyeceği bu kadar bekletmesinden belliydi. Lord beklemesinin verdiği huzursuzlukla oflayarak derin bir nefes verdi. Artık daha fazla sabredemezdi. Sonuçta konu yıllarını birbirine dolayan Ejder Eceli ve kendi ülkesine bağlı olan Florya kasabasını ilgilendiriyordu.

    Odasından çıkıp Tetsuya’nın kapısına doğru yürümeye başladı. Neredeyse yarı yola gelmişti ki Tetsuya’yla karşı karşıya geldiler. Tetsuya lordla karşılaştığı an mahcupluğunu belli etti. Lord sinir ve alayla karışık bir tonlamayla:

-Şuan çıkmış olduğun yürüyüşün varışı neresi olacaktı?

Tetsuya başını eğerek:

-Sizin odanız efendim, dedi.

Lord bunun üzerine arkasını dönerken dargınlık belirten sesiyle:

-Gidelim o zaman, dedi.

 
    Lordun odasına geldiklerinde, lord masasına yaslandı, bacak bacak üstüne atıp kollarını bağladı:

GEÇMİŞİN GELECEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin