Charles’ın parmakları istemsizce gevşedi. Çiçek yere düştü, Charles ise yanına yığıldı. Çiçeğe uzanmaya, dokunmaya çalışıyordu. Ancak başarı ondan çok uzak sanki elleri bir çeliğe dönüşmüş gibiydi. Diğer eli ise göğsüne kelepçelenmişti. İçindeki anlaşılmaz, görünmez acı tüm bedenini kapladı. Gözleri buğulanmaya başladı. Buğulu gözlerinin ardında parlak bir mor ve onu çevreleyen kırmızı, mumun alevlerinin dans edişi gibi yavaş yavaş kayboluyordu. Gözleri ardından yaşlar süzüldü ve hatırladı. Bu görüntüyü daha önce de görmüştü. Geçmişle şimdiyi bağdaştırırken bilinci kendini serbest bıraktı. Göz kapakları düşünce artık gördüğü, onu geçmişe götüren karanlığın rengi olmuştu.
*****
-Beni anmazsan, dudaklar iç çeker!
Beni görmezden gelirsen, gözler iç çeker!
Beni dinlemezsen kulaklar iç çeker!
Hele beni kazanamazsan tüm alem sana küfreder!Zambak ve iris çiçekleri arasında doğmuş gibi duran iki güzellik abidesi, minik ellerini çırparak bu nameye benzer tekerlemeyi söylüyordu. Önlerinde ise kumral saçlara sahip bir genç, karşısında ondan yaşça büyük olduğu anlaşılmayan, siyah, omzuna düşen saçlara sahip başka bir genç bulunuyordu. Karşı karşıya olan, yüzleri değil, biri orta diğeri ise daha geniş iki sırttı.
İki kızın bahar ıslığı gibi ağızlarından süzülen tekerlemenin her hecesinde, bir adım geriye doğru giderek birbirlerine yaklaşıyorlardı. Onlar yaklştıkça iki güzel kız ellerini daha kuvvetli çırpıyor, seslerini yükseltiyorlardı. Son dizeye geldiler.
-Hele,
Gençlerden birinin eli belinin sağına, bir diğerinin ise soluna gitti.
-Beni,
İkisi de bellerindeki ağırlığın başlarına dokundu.
-Kazanmazsan,
Her ikisi de omuzlarını gerdiler.
-Tüm
İkisi de topuklarından birini geriye attı.
-Alem
Bir dizlerini kırdılar.
-Sana
Gözlerini kapatıp, küt parmaklarını sıkarak son kelimeyi bekliyorlardı.
İki kız birbirlerine gözlerindeki kıkırdamayla baktılar. Birazdan olacakları onlar da merak ediyorlardı. Önlerindeki iki gencin arasındaki gerilim, ayaklarını sabitledikleri toprağın göçüşünden oldukça belliydi. Gerilimi biraz daha yükseltmek isteyen iki cimcime kız, son kelimeyi hecelemeye başladılar.
-Küf-
İki genç de kılıçlarının kabzasını sımsıkı sıkmıştı. Dizenin bitmesini bekliyorlardı. Aralarından birinin içinde korku, diğerinin ise hırs vardı.
-re-
Artık son heceye geldiklerinden tamamen iç sessizliklerine büründüler.
Ve iki kız son heceyi bağırarak onlara iletti.
-DER!
Önce bir ıslık, sonrasında ise kulakları doldurtan bir çınlama duyuldu. Islığın sebebi kınlarından ayrılan kılıçlardı, kulakları dolduran çınlama ise kılıçların birbirine düşman olmalarıydı. Çarpan kılıçlardan çıkan kıvılcım kısa sürmüştü. Çıkan kıvılcım bir kılıcın havaya sıçramasına ve toprağa saplanmasına sebep olmuştu. Kılıç, gencin elinden uçuvermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GELECEĞİ
FantasyFıtınalı, soğuğun ne demek olduğunu tekrar öğreten korkutucu bir gece ve o gecede korkusunu hissetmemek için mücadele veren bir kadın. Bu havada yıpranmış sadece kumaş parçası olan pelerininle nereye gidiyorsun? Sadece eflatun gözlerinle, geçmiş...