22.02.2024⭐️Saç diplerime vuran; ılık esinti, bilincimi sıkıca tutmamı sağlamıştı. Burnumu kırıştırarak yüzümü yastığa biraz daha gömdüm. "Lütfen. Biraz daha.." sesim boğuk
Çıkarken, sıyrıldığım uykuya sıkı, sıkı tutunmaya çalışıyordumElimin altındaki çarşafı daha çok sıkarken, Saç diplerime vuran esinti alnıma indi. Yüzümü biraz daha gömdüm yatağa. Yorgundum, parmağımı kaldırıcak halim bile yoktu. "Miray." Dedi bir ses.
Adımı o kadar yumuşak bir şekilde söylemişti ki çattığım kaşlarımı gevşetip, "hım?" Diye mırıldanmıştım.
"Miray." Hazarın sesi neden vardı? Yine rüya mı görüyordum. "Miray? Kızım kalk artık, Senin için ikiye kadar kıpırdamadım, Ama biraz daha üzerimde yatmaya devam edersen belim tutulacak." Gözlerimi açtığım gibi mavi bir kumaş gördüm. Daha sonra sıkıca tuttuğum hazarı. Başımı kaldırdıkça gözlerine ulaşmam saniyesinde beni ayıtlamaya yetmişti. Elektrik çarpmış gibi irkilip, neredeyse üzerinde yattığım çocuğun üstünden kalkıp durdum.
Çok hızlı gelişmişti. Öylece boşboş durdum. Ben ve hazar? Hazar mı? Başımı çevirip gayriihtiyarı bir kontrol etme ihtiyacı duyarken, başımı sağ omuzuma eğerek ona bakmıştım. E bu bildimiz hazar? "Senin ne işin var burda?" Diye sordum hala üzerimdeki sersemliği atamazken.
Yattığı yerden yavaşça doğrularak yataktan çıktı. "E beni yatağa attın. Hatırlamıyor musun?" Sesinden akan eğlenceli tınıyla, düz düz bakmaya devam ederken, dün gece aklıma geldi. Doğru ya, resmen çocuğa birlikte uyumayı teklif etmiştim. E yuh miray. İyice kendini aştın kızım. Senden beklenmeyen hareketler. Sahi, daha sonra üzerime sinen kokusu için sevinirdim. Ayrca sarılarak uyumuştuk! Yok canım üstüne çıktım çocuğun.
Başımı acıtan tokayı sökercesine çıkarıp, kocamanından esnediğimde, hala Ayık olmadığımı biliyordum, ondandı bu rahatlığım. "Bunları çıkarma üşürsün." Dedi, Ve odadan, o da kocaman esneyerek çıktı.
Yatağın sıcaklığı ve rahatlığı o kadar çok cazip geliyordu ki geri uyumak için ağlayabilirdim ama içeride hazar vardı. Onunla gidip zaman geçirmeliydim. Uyumak mı? hazar mı?
Yorganı hiç istemeye, istemeye üzerimden atıp ayaklarımı yataktan indirdim, daha sonra ayağa kalktım. Tekrardan esnedim, kocamanından hatta, ağzım falan yamuldu. Neyseki hazar yoktu. Kenara çıkardığım, hazarın pondiflerini giyip odadan çıktığımda ağıran saç diplerimi ovalıyordum. Ne gerek vardı sanki, o kadar sıkmaya. Üstümdeki herşey onundu. Bu an halis mi? Aman Allahım bu ne güzel bir şanstır. Salona girmemle dün ki koltukta uzanan tarık, beni gördü. Kocaman gülümsedi. "Allah razı olsun senden. Dün gece hastalığımı çekmişsin."
İçimden esnemek gelsede, kendimi durdurarak bakışlarımı hazarı bulmak amaçlı etrafta gezdirdim. "Tek değildim, hazar da yardım etti. O nerede?"
"Odun getirmeye gitti. Anlaşılan biraz daha buradayız." Sırıttım. Hemde otuz iki diş. "O zaman ben kahvaltıyı hazırlamaya başlayayım. Sucuklu yumurta yer misin?"
"Tabikide!" Salondan çıkıp mutfağa girerken kollarımı biraz daha sıvayarak alt raftan bir tava aldım. İyi hoş sucuk mucuk demiştim de acaba evde var mıydı? Dolabı umutsuz bir şekilde açıp bakarken gördüğüm kese kağıdıyla sanki para bulmuş gibi sevinmiştim. Kaynanam benş seviyormuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görmedin Yarı Texting
Teen FictionSiz: bu fotoğrafı gördükten sonra senden nefret etmeliydim. Siz: senden nefret ediyorum. (02.44) Siz: edemiyorum. (03.30) Siz: neden edemiyorum? • Kendimi dışarı attığımda ise elim kapı kolunda kaldı. Koldirorun başında duran beden benim hayalim mi...