21.

346 15 0
                                    

05

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


05.03.2024⭐️

Kaderin bizim için ilmek ilmek ördüğü şeyleri hiçbirimiz tahmin edemezdik. Şayet ki edebilseydik, sabırsız insan oğlu olarak bir an önce olması için çabalardık. Hayır her şey zamanına uygun olmalıydı. Olmasaydı şuan ki halimiz imkansız olurdu. Araya giren zaman, bizi birbirimizden yabancılaştırsada daha güzel bağlar kurmamıza vesile olabiliyordu. Aynı şuan ki gibi.

Derslerde yüzünü rahat rahat izleyemediğim, saatlerce ensesini izlediğim çocuğun doyasına gözlerine bakabiliyordum. Bu an başka bir zamanda olsaydı bunu bile yapamazdım. Sarı saçlarına ve masmavi olan gözlerine uzun uzun baktım. Utanmadan,sıkılmadan, çekinmeden. Uzun bir sessizlik hortumunun içinde, gözlerinde dinlenirken gürültülü bir şekilde boğazını temizlemesiyle kendime geldim. Bakışlarımı çektim usulca. "Canın sıkılmış olmalı."

"Burayı nereden buldun." Dedim dediğini duymazdan gelerek. Eğerki cevap verseydim bu hayır olucaktı ve bu hayır onun tarafından fazla şüpheci durucaktı. Dudaklarımı birbirine bastırarak sürdüğüm rujun tadını aldım. "Şans eseri. Egehanla birlikte bulduk." Dedi arkasına yaslanarak. Bir bacağını diğer bacağının üzerine atarak rahat bir şekilde eliyle dizini tuttu. Daha sonra boynunu geriye atarak bonundaki dövmeleri daha ayrıntılı görmemi sağladı. "Egehan alisa'dan mı hoşlanıyor?" Diye sordum bir anda. Bunu sormayı bende beklemiyordum ama, egehan demesiyle saatler önceki o tuhaf an aklıma gelmişti.

"Kardeşimi satamam." Şaşkınlıkla ona baktığımda yüzündeki sırıtmayı hiç gizlemeden bana baktı. "Onlar ortaokuldan beri birbirine takık, bilmiyor olamazsın."

"Biliyordum da hala mı.." bunu diyen kişinin de ben olması başka bir ironiydi. Kınama kınadığın yerden vurulursun. Gözlerini kısınca sarı uzun kirpikleri daha bir belli oldu. İçinde anlamını bilmediğim parıltılarla bana baktı. "Bazı şeyler hiç değişmiyor demek ki." Apaşıp kaldım. Aklıma direkt telefonum geldi. Bu bir yolunu bulup mesajları görmüş olabilir mi. Olamaz. Kafanda kurmayı bırak miray. "Öyle." Dedim mırıldanırcasına. Ona bakmaya cesaret edemedim. Sanki baktığım an, biliyormuş bakışlarıyla karşılaşıcaktım.

Gözlerimi kırmızı arabaları olan çoraplara diktiğimde ayağa kalkmasıyla başımı ondan tarafa çevirmek zorunda kalmıştım. Arkasını dönerek tezgahın o taraflara doğru giderek alt çekmeceyi açtı, daha sonra bir bardak ve kehribar rengi sıvının olduğu bir şişeyi çıkarıp bana döndü. Kafamı çevirmeme fırsat vermemişti. Onu izlerken yakalanmanın verdiği utançla ayaklarımı koltuktan indirip ayağa kalktım. "İçer misin?" Dedi elindeki şişeyi sallayarak. Harbiden gerçektende kendimi yokladım. Gıdım canım çekmedi. "Yok."

"Sen sigara içiyor musun?" Diye sordu bu sefer. Elindeki şişenin içindeki sıvıyı, ince uzun bardağa doldururken yerlerin pis olmasını umursamadan ona doğru ilerledim. Ayakkabılarım hemen koltuğun köşesinde kalıyordu. "Yok. Kokusunu sevmiyorum."

Görmedin Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin