24.02.2024⭐️Bazı felaketler bizim için süprizdir. Su Derin değildi. Göl falan olmalıydı. "Miray! Hasiktir." Başımı kaldırıp zangır zangır tireyen çenemle bana koşarak gelen hazara baktım. Milim derece de bile ilerleyemiyordum. Sanki felç geçirmiştim. Beynimin doğru düzgün komut verebilmesi için acil bir şekilde bu sudan çıkmam gerekiyordu. "Gel buraya." Dedi Hazar tam dibimde durarak, bileklerine kadar suya girmişti. Kollarımı kaldıramıycağımı anlamış olucak ki, eğilerek beni kucakladığı gibi sudan çıkarttı. Derin bir nefes almak istedim, o bile canımı yaktı.
"Sikeyim böyle işi." Buz gibi ellerimi kucağımdan kaldırıp boynuna dolayamazken, bedenime çarpan soğuk rüzgarla daha da titredim. Belimi kavrayan sıcak eller ilk defa bende bir duygu uyandırmıyordu. Başım halsizce göğsüne düştüğünde Gözlerimi kapatıp bir an önce sıcağa kavuşmak için dualar ediyordum. Anlık sarsıldım. Bir tekmeyle Kapının açılmasını duydum. Adımları hiç duraksamadı. gözlerimi ufacık aralayıp alttan ona bakmaya çalışırken, Sinirden olsa gerek kastığı çenesiyle dümdüz ileriye baktığını görmüştüm.
Kendi odasına getirdi yine, beni. Keşke hiç çıkmadaydım bu odadan. Üstümün ıslak olmasını umursamadan yatağın üstüne bıraktı, ardından bir yere ilerledi. Bıraktığı gibi kalmıştım. Hala hareket ettikçe iğne batıyormuş gibi bir his vardı. Bu canımı yakıyordu. Bir yerden elektrikli sobayla geldi. Yerden köpek boyutunda büyük, eni; bir televiyon kadar olan sobayı yatağın hemen önüne bırakırken, "sen" dedim zorla. "Nerdeydin?" Yanıma gelip ayağımdaki pondifleri çıkartırken, bir anlık bakışları yüzüme kaysa da, hareketlende bariz bir telaş vardı.
Çoraplarımı çıkarıp, ayağa kalkınca alttan duratına bakmıştım. gelip boşluğa, saçlarımın suyunu sıktı. Şimdi fark ediyordum. Gözleri aynı egehan gibi kıpkırmızıydı. Elleri bu sefer üzerimdeki kapşonlunun eteklerine gidince nefesim hızlandı, ama onun dışında bir tepki veremedim. Onuda çıkarıp yere attı. Karşısında sadece siyah bir südyenle durmak beni hiç olmadığı kadar utandırırken, beni bu hale getiren egehana lanet ettim.
Yüzüm üşümeme rağmen yanıyordu. Patlıycak gibi hissediyordum. Ama Ne kadar, rahatsız olsamda, gözleri bir an bile bedenime değmemişti. "Eşorfmanıda çıkarmamız gerek." Dedi gözlerime bakıp.
çekinerek ona baktım. Ama şuan bunu umursurcak gibi gözükmüyordu. Eşorfmanı tutup çekeleyince, bedenime aniden saplanan nokta gibi kıymıklarla yüzüm buruştu. Gerçekten iğrenç bir histi..bacaklarımdan sıyırıp onuda yere attı. Ardından beklemeden yorganı üzerime örttü. Bir tık gevşeyen bedenim yataktan uzanır hale gelirken, gözlerimi hala ayakta dikilen hazarın gözlerine dikerek baktım. Rengi gerçekten de bi tık açılmış gibiydi. "Teşekkür ederim." Dedim kendini kaybeden sesimle. Sanki konuşam kişi ben değildim.Hazar beyaz dolabın yanına ilerleyip, eline bir şey aldı. Karanlıktan ne olduğunu göremedim. Gözlerim yorgunlukla kapanmak için çabalasada inat ettim. Üzerindeki kapşonlusunu bir an da çıkardı. Bunu beklemiyordum, o yüzden bakışlarımı kaçırmama fırsat kalmamıştı. Hiç beklemeden eşorfmanınıda çıkarınca gözlerimi kapattım. Ayak sesleri parkede duyuldu. Yatağın diğer tarafı çöktü. Nefesimi tutarak bekledim hamlesini. Bedenden bedene geçen sıcaklık kolay bir yöntemdir çocuklar. Saygılı özcan hocamızın sesi kulaklarımda çınladı sanki.
Yorganın altından kollarını bedenimde hissettiğim an titremiştim. Öyle bir titreme ki, bunu o da hissetmişti. Duraksayarak bana baktığını baksada, Gözlerimi açamazdım. Açarsam çok utanırdım..devam etti. İki kolundan birini başımın altından geçirirken, diğeriyle belimden kavrayarak beni göğsüne çekti. Bedenim tıpkı bir poşet gibi ona savruldu. Kolları arasında titriyordum. Heyecandan. Ama üşümek yüzünden olduğunu sanıp daha çok kendine çekince, nefesimi tutmaktan boğulucağımı sandım.
Üst bedenini hatta, bacaklarımı saran bacaklarını hissetmek ilk defa tattığım garip bir duyguyu hissetmemi sağlamıl, o kadar çok yutkunmuştum ki boğazım acımıştı. "Sen iyi misin?" Dedi titrememi bastıramazken. Belimdeki eli dalgınlıkla tuttuğu yeri, bir ileri, bir geri okşamaya başlayınca karnım içeriye burkulmuştu. "Üşüyorum."
"Özür dilerim." Diye mırıldandı. Derin bir iç çekti. "Seni yalnız bırakmamalıydım. Özür dilerim."
"Siz." Dedim durdum, aklıma gözleri gelirken kaşlarım çatılı. "Siz ne kullandınız? Hani hafifti? Gözlerin daha önce böyle olmamıştı." Sustu. Uzun bir süre sustu. "Alparslan abinin yeni getirttiği malı getirmiş. İlk defa kullandık. Ben iyiyim ama egehan ve tarığın kafası tamamen uçtu." Egehan. "Egehan yarın gidicek, merak etme senden özür de dileyecek. Bu yaptığı için onun ağzına sıçmazsam şerefsizim."
Bedeninden vuran sıcaklık iyice beni mayıştırırken, bir kedi gibi ona sokulmuştum. derin bir nefes aldım. Kokusu buram buram ciğerlerime doldu. Çenesini başıma yasladı. Rüyalarımda bile kuramadığım hayalin içindeyken huzurla uykuya daldım. Hazarın kollarında.
******************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görmedin Yarı Texting
Ficção AdolescenteSiz: bu fotoğrafı gördükten sonra senden nefret etmeliydim. Siz: senden nefret ediyorum. (02.44) Siz: edemiyorum. (03.30) Siz: neden edemiyorum? • Kendimi dışarı attığımda ise elim kapı kolunda kaldı. Koldirorun başında duran beden benim hayalim mi...