26.03.2024⭐️Bir akşam annemle birlikte balkonda otururken ;insanların en büyük hatasının sabırsız olmasıdır demişti. Hayatı akışına bırakınca kaderinde varsa olur, zorlamak çözüm değildir.
Suratımı asmıştım bu cümleden sonra, hiçbir şey bilmezken kurduğu bu cümle benim için derin anlamlar taşıyordu.
Damağıma yayılan çilek aromasıyla dudaklarımı ıslatıp masanın üstündeki cipslere uzandım. Saatler geçmişti. Beş dakika önce kavga ederek yanımızdan ayrılan taze çifte başımı eğerek baktım. "Bu kadın benim abimin ömrünü yer." Dedi alisa da aynı benim gibi kafasını eğip. "Peşin hüküm verme." Egehan da aynı onun gibi kafasını eğerek bakınca dudaklarıma dayatılan bardaktan bir yudum daha aldım. Alisa istediği zaman tam bir pislik görümce olabiliyordu. "Kadının hakkını yeme. Bizim burada kalmamızı sağladı, yoksa şuan evinde uyuyor olurdun."
"Amannn."
Kafamı çevirerek bir daha baktım yanımda ki çocuğa. Allahım o kadar güzeldi ki; bakmalara doyamıyordum resmen. İki yana kıvrılan dudaklarımla mayışık mayışık gözlerine bakarken de şarkının ritmiyle istemsizce sallanıyordum. İçki bardağını tutan elini havalandırıp bana baktığında, göz göze geldik. Bütün dişlerimi sergiledim ona. Tek kaşı usulca havaya kalktı. "şimdiden mi?"
"Alakası yok, gayet kendimdeyim." ifadesi her ne kadar inanmadığını belli etsede bence gerçekten de iyi bir durumdaydım. Hatta alisa da öyle. İlk içişimiz olmasına rağmen sürünmüyorduk. Meriç abi ilk içtiği günün akşamı, kapının önünde düşüp uyuya kalmıştı. "Bence yeterli" dedi elini geri indirmek üzereyken. Ondan önce davranarak elini tutup geri kaldırdım. "Hayır lütfen."
"Kanka? Bende verim mi?" saatlerdir çevresindeki kızları kesen Tarık nihayet bizi takmaya başladığında elindeki bira şişesine yüzümü buruşturarak baktım. "Onlar çiş gibi kokuyor ya." Dedim reddeterek. Bakışlarını şişeye inidirerek kaşlarını çatarak baktı. "Benide soğutmana gerek yoktu." Durdu, baktı. "Sen çiş kokusunu nereden biliyorsun?"
"Avmlerde ki kadınlar tuvaletine girmen yeterli." Yüzü iğrenmiş gibi buluşurken, asıl amacımı hatırlatıp geri hazara döndüm. "Son bir yudum" dedim ikna etmek ister gibi.
Gözlerini üzerimde dolaştırarak bardağı ilerletmeme izin verdi. Dudaklarıma yaslayarak kocaman bir yudum aldım. Bunun son olduğunu inkar etmemem için ışık hızında elini geriye çekerek temasımızı sonlandırmıştı. "Allahım beni kör et. Gözlerim kanıyor şuan, benim gördüğüm şeytanı sizde görebiliyor musunuz?" Tarığın aşırı abartılı tepkisine karşı kafamı kaldırarak baktığımda Gördüğüm yüzle gülümseyen ifadem kırılmıştı. Bakışlarım ifadesiz bir hale bürünürken, gözlerimin önüne gelen fotoğraf karesiyle sendelemiştim. Bir yere tutunma ihtiyacıyla kavrulurken alisanın koluna tutundum.
Tek suçlu sena değildi. Kız bu işi tek başına yapmamıştı sonuçta. Aynı suç hazarda da vardı. Tek bir kişiye yükleyerek işini kolaylaştırma miray. Alisanın bana dönen kaçamak bakışlarını fark edebiliyordum. Hazara bakmak içimden gelmesede büyük bir merak hortumu ona bakıyor mu diye beni içine alıp, savurup duruyordu. İnat ettim bakmadım. "Bu bizi nereden buldu ya?" Dedi egehan kapıdan içeriye giren kızı kastederek. "Allahın belası mikrop gibi her yerde." Alisadan da öfkeli bir cümle çıkarken koyu kahverengi gözler bizi buldu. Göz göze gelince ifademi sabit tutmak için kendime telkinler vererek bir adım daha uzaklaştım hazardan.
Bunu hissetsede bir şey demedi. Gittikçe bize yaklaşan kızla ağırlığımı tek ayağıma vererek benim için gelmiş olan vişne suyunu aldım. "Selam?" Dedi masaya varır varmaz. Egehan dudak ucuyla karşılık verirken tarık, onu görmemiş gibi kalabalığı seyretmeye devam ediyordu. Alisaya bakınca bende baktım. Egehana attığı ters bakışlarını hiç bozmadan ona dikti. "Aynen." Dedi aynı terslikle. Bu sefer bakışlar hazarda toplanırken ben bakamadım. "Hazar? Beni neden aramadın. Buraya geldiğinizden haberim olsaydı, olcayı arayıp yer ayırtması için söylerdim. Localara geçelim mi?"
"İstemez." Alisadan çıkan net yanıtla kaldı. Daha devam etmek için açık kalan ağzıyla bu sefer bana döndüğünde bakışlarımı kaçırarak elimde oynadığım bardağa diktim. "Sen şu geçen evden çıkan kız değil misin?" Zaten çekik olan gözlerini iyice kısarak kendince bir çıkarım yapmaya başlamasıyla derin bir nefes aldım. İnce biçimli kaşları yavaş yavaş çatıldı. Harelerinin etrafında dolaşan tilkiler üzerimdeyken tepki vermedim.
"Ne evi?" Dedi egehan yine. Alisa ona öyle bir dönüp baktı ki apaşıp kaldı. "Bilmiyorum artık. Salonumuzda otururken hazarın odasından çıktı."
"Hazar ile yapmamız gereken bir iş vardı. Çağırınca gittim." Dedim egehana itafen. "Çıkarken görmüş olmalı." Senanın huzursuz eden bakışlarını sürerken başka bir açıklama yapma gereği duymadım. Hazar da yapmadı zaten. Uzun süren sessiz bakışma sonucu sena pes ederek kendi arkadaş tayfasının yanına giderken bu tadsız an yüzünden bozulan moralimle durmaya devam ettim. Her hazara baktığımda o fotoğraf karesini hatırlamak midemi bulandırmaya başlamıştı artık. Meriç abiler saatler geçsede yanımıza dönmedi. Tarık da bir kızın peşine takılıp gitti zaten. Tabağın içinde kalan son çerezleride elime dökerek yemeye başladım. Saat hakkında hiçbir fikrim yok.
"Şu kıza katlananın aklına sokayım." Diye mırıldandı alisa. Hatta ne mırıldanması, hazarın yüzüne baka baka böğürdü. Ama asla üstüne alınmayan çocuk umursamaz bakışlarla hepimize baktı, daha sonra bana doğru eğildi. "Bu gece film gecesi yapar mıyız?" Gözlerimi kırpıştırarak bakmaya devam ettim. "O günden sonra birlikte izleyeceğimiz filmleri not ettim, ve liste bir hayli kalabalık. Senden tam üç ay alabilirim."
****************
Uzun zamandır bölüm yazamıyorum. Önceden içimden gelirdi günde iki ,üç tane yazardım ama şimdi yok :(
Bu bölümü bile zoraki yazdım o yüzden kötü olabilir😕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görmedin Yarı Texting
JugendliteraturSiz: bu fotoğrafı gördükten sonra senden nefret etmeliydim. Siz: senden nefret ediyorum. (02.44) Siz: edemiyorum. (03.30) Siz: neden edemiyorum? • Kendimi dışarı attığımda ise elim kapı kolunda kaldı. Koldirorun başında duran beden benim hayalim mi...