Olaya pozitif açıdan bakmak gerekirse bir şey kullanmasını engellemiştim."Nerede kaldın? Saat kaç oldu, ne getiriyorsun yüz yıllık eşya mı?"
"Sorma, sorma. Abime yakalandım kapıda. Hazarlarla bir daha görüşmemem için on saat nutuk attı,zor çıktım evden geliyorum şimdi. Sen ne yaptın?" Sesi hızlı yürüyor oluca ki kesik kesik gelirken kapalı olan banyo kapısına bir bakış atarak yüzümü buruşturdum. Hazar o kavgadan sonra tutuşa tutuşa duşa girmişti. Ve tahmin edilir ki bu evde benim olduğum odadan başka duş alabilicek bir yer yok!
"Beni sürekli yalnız bırakıyorsun! Yine tartıştık!" Diye bağırdım sesimi kısık tutmaya çalışarak. Ne kadar başarılı oldum tartışılır. "Gelirken şeftali alır mısın canım çekti."
"Alırım alırım. Beş dakikaya ordayım arkadan egehan arıyor kapat." Dedi ama bana fırsat vermeden çat diye telefonu yüzüme kapattı. Elimde ki telefonu indirip tip tip bakmaya başladığım an banyo kapısının açılmasıyla oraya dönmüştüm.
Bir film sahnesiymiş gibi Buharlar eşliğinde çıkan hazarla ağzım beş karış açılırken göz göze geldik. Sinirinden hiçbir şey kaybetmemişti. Gözleri hala alev gibi kaynarken artık ona nasıl bakıyorsam bir anlık duraksadı. Uzun saçlarından yüzüne süzülen damlalar o kadar çok iştah açıcı gözüküyordu ki.. "gözlerini kaçırma sahnesindeyiz."
"Hım." Dedi dalgınlıkla. Ne dediğini bile algılayamamıştım ki. Gözlerimle baklava denilen şaheserlere bakarken dayanamamış gibi yükseldi. "Gözlerini kaçırsana kızım!"
Kaşlarımı çatarak belindeki uzun havluya bakmaya başladım. Huysuz bir çocuk gibi mızmızlanmamak için zor duruyordum resmen. Bu ben değilim! "Sen kaçırır mıydın?" Diye sordum dan diye. Söylediklerim kulaklarıma ulaşır ulaşmaz gözlerim kocaman açılırken bunu nasıl dedim, hangi cesaretle dedim hiçbir fikrim yoktu!
Allahım bu gerçekten ben olamam ya!
"Ne?" Gerçekten ne miray?
"Özür dilerim ben odadan çıkarım." Daha fazla rezil olmamak için ayağa kalkarak odadan çıktığımda kapattığım kapıyla gözlerimi yumarak durdum. Bir elim dehşet içinde çarpan kalbime gitti. Az önce ne olmuştu öyle? Nasıl bir cesaretti o?
Niyetim bir an önce mutfağa gidip yiyicek bir şeyler bakmaktı. Hatta onun için bir adım attım. Ama öyle ki, beklemediğim anda geriye doğru çekilmem ve hazarın karın kaslarıyla çarpışmam bir anda oldu. Ne olduğunu bilemedim. Gözlerim göğsünde kayan damlaya odaklanırken kapının açıldığını nasıl hissetmedim diye kendimi sorgulamaya aşamasındaydım. "Hazar?" Dedim ne oluyoruz der gibi.
Ayarlarım zaten eror vermişken bana bu kadar yaklaşmamalıydı. Elimden bir kaza çıkması an meselesiydi, neden beni anlamıyor! Yapışsam dudaklarına kaçar gider şimdi bu piç. "Sen odada kal yatağa geç. Ben çıkarım." Diye mırıldanırken gözlerindeki ifadeyle o aptal cesaretin tekrardan geldiğini hissedebiliyordum. Oysa ki gelmemeliydi. Başımı anın getirdiği şeyle biraz yukarıya kaldırdığımda hemen göz hizamda duran dolgun kirazlarla dudaklarımı yalama ihtiyacı hissetmiştim. Kahretsin benim ki bu kadar dolgun değildi! Napıyor bu çocuk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görmedin Yarı Texting
Teen FictionSiz: bu fotoğrafı gördükten sonra senden nefret etmeliydim. Siz: senden nefret ediyorum. (02.44) Siz: edemiyorum. (03.30) Siz: neden edemiyorum? • Kendimi dışarı attığımda ise elim kapı kolunda kaldı. Koldirorun başında duran beden benim hayalim mi...