⭐️Ortaokulda ki bana, şu durumda olucağımı söyleseniz büyük ihtimal bir an önce olması için yerimde kuduru dururdum.
Bir hastane odasında, romantik film seansımıza devam ediyorduk. Geçen hafta vizyona giren animasyon filmini ne yapmış, etmiş kaçak siteden bulmuştum. Okyanus kızın geçmesi için ikiye ayrılırken, sırtımı yasladığım göğüse biraz daha sindim. Şimdiden iki saat geçmişti. Arada bir hazarın durduk yere huzursuzlaştığını hissetsemde bana bunu yansıtmamaya çalışıyordu. Kollarımın yanlarından beni, kafesleyen ellerin sıkılaşmasıyla kafamı kaldırıp alttan alttan suratına baktım. "Ne oluyor?"
Gözlerini bana indirdi. Çatık kaşları ayın ışığı sayesinde gözükürken, göz bebeklerinin iyice büyümesiyle, sırnaştığım kollardan ayrılmıştım. Ondan uzaklaşmamla daha da kendini kastı. "Hazar?" Dedim belli belirsiz. "Sorun ne?"
"Bu gece burda mı kalıcaksın?"
"Ben-"
"Burda kal." Kolları beni kendine çekip yine kafeslerken,ellerimle göğsünden destek alarak ona bakmaya devam ettim. Gözlerini inatla benden kaçırması benim de huzursuzlanmamı sağlıyordu. "Hazar bana bakar mısın?" Desem de bakmadı. Zar zor aradan çekelediğim elimi kaldırıp çenesinden kendime bakmaya zorladım. Aldığı kocaman nefeslerle suratıma baktı. "Sorun ne?"
Gözlerini sımsıkı yumup açtı. Ağzının içinde duymadığım bir şeyler mırıldanınca kaşlarımı çatarak ona baktım. "Bu gece kal." Diyerek kafamı, göğsüne bastırırken göz temasımızı da kesmişti. Bir bebeği sakinleştirir gibi sırtımda ve saçlarımda dolanan eli bana huzuru verirken, hareketleri bu huzurun içine ediyordu,
resmen. "Hazar kriz falan mı geçiriyorsun?"Sessiz kaldı. Bu sessizlik benim için bir nevi bir cevaptı aslında. Derin bir nefes vererek, yanağımı tam kalbinin üstüne koydum. "Bunun için bir ilaç vermediler mi?"
"Bu gece burda kalıcak mısın?"
"Kalamam. Meriç abi dışarıda bekli-"
Beklemediğim anda, cümlemi yarıda kesmemi sağlığcak kadar hiddetle bağırınca, anlık refleks olarak titreyip kalktım. "Meriç abini siktirtme! Her şey onun yüzünden zaten! Beni bu siktiğim hastaneye gönderdi." Öfkeyle alıp verdiği nefeslerle, göğsü inip kalkarken, sinirden boğazında beliren damarları gözüküyordu. Sanki tüm suçlu benmişim gibi bir anlık sinirden deliye dönmüş gibi bana bakınca, olduğum yere sindim. Gözlerini kapatıp bir kaç küfür daha mırıldandı. "Üzgünüm. Üzgünüm."O sakinleşmeye çalışırken yanından iyice sıyrılıp aramıza belli bir mesafe koydum. Gözlerini sakinleşmiş gibi açarken, araya koyduğum mesafeyi görür görmez yine hiddetlenmişti. "Miray bana telefonunu verir misin güzelim." Diye sordu sabit bir sesle. Yüz ifadesi zorlanırmış gibi kasılırken, kıpkırmızı olmasıyla tereddüt içinde ona baktım. "Neden?" Diye sormam bile kısıktı.
"Birinle konuşmam gerekiyor." Gözlerim çarşafın altında saklanmış ellerine kayınca titrediği fark edebilmiştim. Aklıma meriç abinin sözleri gelirken elimde ki telefonu daha çok sıkarak ayağa kalktım. "Olmaz." Dedim yataktan bir iki adım uzaklaşıp.
Gözlerini suratıma dikerek bakmaya başladığında, telefonu yataktan ayrı olan koltuğun üzerine bırakıp, aştığım adımları kapattım. Yine aynı, kalktığım yere otururken bana öfkelenmesi canımı sıkıyordu. "Kızma bana. O şeyi kullanmana izin veremem. Ben araştırdım. Evet ilk günler zorlarmış ama daha sonra ki krizler daha hafif geçermiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görmedin Yarı Texting
Teen FictionSiz: bu fotoğrafı gördükten sonra senden nefret etmeliydim. Siz: senden nefret ediyorum. (02.44) Siz: edemiyorum. (03.30) Siz: neden edemiyorum? • Kendimi dışarı attığımda ise elim kapı kolunda kaldı. Koldirorun başında duran beden benim hayalim mi...