24.02.2024⭐️Sessizlik içinde yüzdüğümüz dakikalarda, kendimi kurtlar sofrasına sunulan, yavru ceylan gibi hissediyordum. Hemen karşımda oturan tarık vardı. Öfkeli bakışları egehan'ın üzerindeyken, egehan tekli koltuğa oturarak kin dolu bakışlarını bana dikmişti.
Ayaklarımı kendime iyice çekerek büzüştüm koltukta. Sağ tarafımda oturan hazar öncekilere göre bu sefer bana yakın oturmayı seçmiş, öyle ki, bir şey olur diye kalkan gibi dikiliyordu. Omurgam boyunca süzelen ter damlasını hissettim. gözlerimi diktiğim ayı postundan ayırmadım. Acaba gerçek mi?
"Sıfatına tükürdümünü, ayağa kalkar kalmaz götüne sıkmazsam şefersizim." Dedi tarık bir anda. Hepimizin bakışları ona dönünce hiç surat ifadesini bozmadı, Egehana bakıyordu. "İbne, pezevenk, o!"
Gözlerimi ondan ayırmadan hazara bakmaya çalıştım. Tamam yanıma oturmasıda güzeldi, iyiydi, hoştu ama yüzünü göremiyordum canım. "Miray sen benim odaya çık artık. Saatte geç oldu zaten." Dedi hazar bana bakmadan. Ama ben ona baktım. Yandan yüzüne bakmak kirpiklerinin uzunluğunu daha net görmemi sağlıyordu. İnatla dakikalardır ona bakamamıştım ve özlemiştim galiba. Yoksa yine alışkanlık haline mi getiriyordum? Yapma kızım üzülürüz. "Pekala. İyi geceler size."
Ayaklarımı serbest bırakıp koltuktan kalktığımda, egehana bakmak gibi bir hata yapmıştım. Öyle böyle değil, çok fena bakıyordu. Suçum yokken bu bakışlarla karşılaşmak koyuyordu, hele o kişi egehansa. Ortaokulda bir dönem, sıra arkadaşlığı yapmış, daha sonra kanka yoluna adım atmıştık. Gerçekten kafa bir çocuktu, severdim onu. Bu bakışları kullandığı şeye yorarak takmamaya çalıştım.
Tarığa gülümseyip salondan çıktığımda, içime çöken huzursuzlukla ilerledim kolidorda. Beni boşuna göndermemişlerdi. Hazarın bile, bile sağlığını böylesine bir tehlikeye atması, o kadar çok sinirimi bozuyordu ki..hiç sevmediğim şey, en sevdiğim şeye yapışmıştı resmen. Odaya girdiğimde ışığı açmadan, üzerimdeki kıyafetlerle direkt yatağın içine girdim. Bu sabah hazarla birlikte uyandığım yatağa. Sabah içimde kalmıştı, yapamamıştım. Şimdi ise dilediğim kadar tepinip, yastıkları ısırabilirdim. Öyle de yaptım.
••••••••••••
Gözlerimi sersemlikle açarken, boğazımın kuruluğu yutkununca daha da bir belli oldu. Yüzümü buruşturdum. Çok yorgun hisediyordum, ama kalkmam gerekiyordu. Kalkıp gerekirse çeşmeden su bulup içmeliydim. Ayaklarımı yataktan aşağı indirirken, bir elimle yüzüme dağılmış saçlarımı toparlayarak yataktan doğruldum.
Bir iki saniye öyle durdum, kendime gelebilmek için. Sonunda ayağa kalkıcak gücü bulurken yataktan kendimi itirek kaldırmıştım. Ayaklarımı sürüye,sürüye ilerlerken, hiçbir sesşn olmaması dikkatimi çekmişti. Saat kaçtı acaba? İçimde bir anlık hazara seslenmek gelsede, anında sesimi yutup, artık tamamen açılan gözlerimle etrafıma bakınmıştım. O şeyi kullanırken onun etrafında olma miray. Ondan korkmak istemiyorsun.
Uyuşturucu kullanan birinden korkmam için bana zarar vermesi gerekmiyordu. Ben direkt kullan kişiden zaten korkuyordum. Sessiz olmaya özen göstererek ilerlemeye devam ederken "Fare?" Diye bağırdı biri başımı çevirerek koltukta oturan egehana baktıpımda kaşlarım çatılmıştı. Yine de dilimi ısırarak sustum.
İçim, içimi yiyen korkuyla ona bakarken, Tek elinde tuttuğu sigarasının külü yere döküldü. umursadığı söylenemezdi. "Sen hala burda mısın?" Dedi gözlerini biraz daha açıp. Gözlerinin içi kanlanmıştı, ve Galiba girdiği o buhran havasından çıkmaya çalışıyordu. Kaşlarını çattı. Daha çok tedirgin olmamak için onu görmezden gelip mutfağa girdim. "Çık bu evden."
Tezgahın üzerindeki bardağı almak için uzattığım elim, sert bir şekilde itilirken irkilerek geriledim. Öfkeden gözlerinde ki kırmızı yerler, damarlar halinde belirginleşmiş, ve bu beni korkuttu. iki adım gerileyip etrafıma baktım. Kendimi savunucak herhangi bir şey, "bu evden çık. Senin yüzünü görmek istemiyorum."
"Benim suçum yok. Baran-"
"Kes sesini!" Kısa bir an sendelemiş daha sonra dengesini çabuk bulmuştu. Biraz daha geriledim. Neden uyandın ki miray? "Bu evden çık. Çık dışarı!" Odama kaçmak için attığım adımım, kolumdan tutulup, kolidora doğru savrulmamla son bulurken, egehan kavradığı kolumu bırakmadan beni çekeledi. "Bu evden gidiceksin! Uzak durucaksın kardeşlerimden!" Sokak kapısını açıp beni dışarıya doğru savurmasıyla dengemi sağlayamayıp yere kapaklandım. Dizlerim bu ani acıyla sızladı. Hazar nerdeydi? Egehan durmadı. Beni burdan uzaklaştırmaya yemin etmiş gibi üzerime gelirken, korkuyla ayağa kalkıp geriledim. Cidden bu kahrolasıca hazar nerdeydi!
"Seni öldürürüm! Onlara bir daha zarar verirsen boynunu bu ellerimle kırarım." O kadar korkunç görünüyordu ki gerileyen adımlarım arttı. Üzerime gelmeye devam ettikçe ağlamak istedim. Belki korkudan, belki düştüğüm durumdan. Ağzımda atan kalbim yavaşlamazlen arkamı döndüğüm gibi koştum. Ayağımda ki pondifler kardan dolayı çoktan sırılsıklam olmuştu. Arkamda geliyormu bilmiyorum ama, onun o halini gördükten sonra bir daha o eve girmeye cesaret edebilir miyim bilmiyorum. "Miray!" Çok yakınımdan gelen hazarın sesiyle durduğumda nefes nefeseydim. Bu karanlıkta etrafıma bakınırken tek gördüğüm şey beyaz veya siyahtı. Hadi ama!
"Miray!" Sesi benden uzaklaşmaya başladığında yine paniğe kapıldım. Bedenime kıymık gibi batan soğuya aldırmadan sese doğru koşmaya çalışırken, aslında nereye koştuğumu bende bilmiyordum. Sesi, ağaçların arasında rüzgara karışıp, eko yapıyordu. "hazar!"
Pondiflerden dolayı adımlarım birbirine dolaşırken, hazarı gördüm düşmeden hemen önce. Yirmi adım ilerimde olan hazarı. Asla bana yetişemezdi. Kendimi gelicek olan darbeye karşı hazırlasamda, bambaşka bir şeyle karşılaştım. Su. Buzlukta bekletilmiş sudan daha da soğuk su. O beni gördümü bilmiyorum ama, bedenim suya değer değmez ani bir şoka girmiş gibi kasıldı.
Dudaklarımın arasından kayıp giden haykırışı, beni görmese bile duyduğundan eminim.
*****************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görmedin Yarı Texting
Teen FictionSiz: bu fotoğrafı gördükten sonra senden nefret etmeliydim. Siz: senden nefret ediyorum. (02.44) Siz: edemiyorum. (03.30) Siz: neden edemiyorum? • Kendimi dışarı attığımda ise elim kapı kolunda kaldı. Koldirorun başında duran beden benim hayalim mi...