"Hayırdır yanakların pembeleşmiş? Geçti mi depresyonun?" İçim kıpır kıpırken başımı iki koltuğun arasından uzatarak alisaya baktım. Egehanlarda iki gün boyunca kalmıştık ve bu sabah dikişlerimi aldırmaya gitmiştik. Annemi bunca zaman oyalamamız bile mucizeyken, artık eve dönmek zorundaydım. Ve evet Egehan bu süre zarfında alisayı öpmüştü.bu hatayı yapmış. Yazık olmuştu ona, artık meriç abi götüne joopları sokarken bize de izlemek düşerdi. Tarık ise, babasının tehditleri yüzünden eve dönmek zorunda kalırken, Aynı tehditleri hazarda alsa bile bir yerine takmamıştı. Onun dışında senadan veya alparslan denen adamdan hala bir haber yoktu. Hazar bugün için baskın olucağını döylemişti sadece. Dananın kuyruğu bugün kopucaktı yani.
Aramız iyiydi. Hemde şaşırtıcı derecede. Her an bir şey olucak diye bekliyordum ama evren galiba ilk defa benden yanaydı. "Tırnaklarını hangi renk yaptırıcaksın?" Diye soran alisayla gerçek dünyaya dönerken, artık boyası çıkmış tırnaklarıma baktım.
Evet biraz moral olsun diye iyi olur olmaz tırnak yaptırmaya gidiyordum. "Bilmiyorum ki. Katalogtan bakarım bir şeyler, sen ne yaptırıcaksın?""Cadı deseni."
"İlginç."
Siyah küçük kol çantamın içinde çalan telefonumla geriye yaslanırken elimi daldırıp açtım. "Efendim meriç abi?"
"Güzelim alisa yanında mı?" Sesi nefes nefese gelirken, alisayla aynadan göz göze geldik. "Evet abi, neden sordun?"
"Sadece güvenliğinizden emin olmak istiyorum. Biz şimdi egehan ile yoldayız,"
"Alparsalana mı?"
"Evet. Hazar yanınızda mı?"
"Hayır." Dedim taksi durduğunda. Alisa parayı ödeyince indik. "Onu en son sabah gördüm."
"Bende sabah gördüm. Yanıma gelip doktor ismi aldı şerefsiz." Tırnakçının tam önünde dururken benim duraksamamla alisa da dönüp bana bakmıştı. Kaşları çatıldı ne oluyoruz der gibi. "Ne doktoru? Bir şeyi mi var? Bana söylemedi."
"Yok, yok sorun yok. Şu şeyi bırakmak için yardım almak istiyor-" kalbim yine pır pır etti. Dudaklarım iki yana, kocaman kıvrılırken öylesine mutlu oldum ki, kocaman kahkaha atasım vardı. Ve bunu gizlemek oldukça zordu. Neden gizliyorum ki? Mutluluğumu göstermek en çok benim hakkımdı. "Gerçekten mi abi? Sonunda o şeyi bırakıyor mu?" Sesimde ki heyecanı ve mutluluğu gizleyemezken meriç abi benim bu halimden dolayı kocaman bir nefes almıştı.
Sanki benim aptallığıma söver gibi biraz sessiz kalırken alisanın yanına, hızlı adımlar atıp içeriye girdim. "Tam bir aptalsın miray." Dedi en sonu dayanamamış gibi. "Başkası mı yoktu be kızım?"
"Sen gamze abladan hoşlanmayı kendin mi seçtin?"
"Aynı şey değil." Diyerek direkt savunmaya geçerken gözlerimi devirmiştim. Tabi karşımda olsaydı bunu yapmaya götüm yemezdi. "Tam da aynı şey."
Daha fazla, Alisa beni beklemeden koltuklara otururken, meriç abiyle biraz daha konuştuk, ardından hemen hazarı aradım. İlk çalışta açtı. "Miray." Dedi o güzel sesiyle. Kedi gibi miyavlamamak için dudaklarımı birbirine bastırmak zorunda kalmıştım.
"Gerçekten o şeyi bırakmak için yardım mı alıcaksın? İyi de kabul etmemiştin, nasıl oldu? Şuan nerdesin orada mı? Keşke bana da söyleseydin, bende seninle gelirdim." Herşeyden çok onunla orada olmak isterdim. "Sakin ol ve keyfine bak." Dedi sanki üzüntümü hissetmiş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görmedin Yarı Texting
Teen FictionSiz: bu fotoğrafı gördükten sonra senden nefret etmeliydim. Siz: senden nefret ediyorum. (02.44) Siz: edemiyorum. (03.30) Siz: neden edemiyorum? • Kendimi dışarı attığımda ise elim kapı kolunda kaldı. Koldirorun başında duran beden benim hayalim mi...