11

491 17 0
                                    

19

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


19.02.2024⭐️

Tesadüflere inanmazdım. İnandığım bir şey vardı o da; kaderdi. Biri kaderinizde varsa ne kadar zaman geçerse geçsin, elbet bir zaman diliminde bir araya geliyordunuz. Ruh eşimiz biz doğmadan önce belirlenmişti bence. Ben öyle inanırdım. Yüce Allahın kalbimize bıraktığı tohum, bir başkasının kalbinde çiçek açmak için vardı.

Çocuksu heyecanlar, ve boyutu asla belirleyemediğimiz, boyumuzdan büyük bir sevgi. Aşk romanları okuyanları hayran bırakan, karşılıklı yaşayanları havaya uçuran, karşılıksız olanları ise kahreden o duygu. Ne çok acıtmıştın canımı. Ne çok kanatmıştın yaralarımı.

Her bir yarama üfleyen bu adam; tam yanımda domatesleri doğrarken elimde ki tahta kaşığı tencereden çıkartıp ateşi kıstım. "Çorba oldu." Dedim ona bakmadan. Tahtadan yapılmış ama dayanıklığına emin olduğum bir evin içindeydim. Uludağına gelmiştik. Yoldayken, aklıma bir an bile burası gelmezken, araba karların içindeki bu evin tam önünde durmuştu. Tarığı aynı şekilde taşıyıp benim hazırladığım koltuğun üzerine yerleştirmiştik. Şimdi ise akşam yemeğini yapmak için mutfağa girmiştik. Ben ve hazar. Evli çiftler gibi.

"Tavukları ben kızartırım, çekil sen yanma." Tencerinin kapanını kapattığım an, söylediği şeyle heyecanlandım. Saçmaydı ama işte her bir cümlesinin etkisi bende buydu. Ota boka sevinen biriyim.

Yandan bakışlarla bana baktı. "Yanarsan seni hastaneye götürmem" İki adımda Kenara çekilerek dolaba ilerledim. "Bu evde ceviz var mı?" Dedim rokayı çıkartırken, üst çekmeceyi açıp, içi cevizle dolu bir kavanozu tezgaha indirdi. Bu sessiz evetti.

Elimdeki rokaları yıkayıp, doğrarken cevizleri poşetin içine doldurup bir kupa yardımı ile ezdim. Daha sonra dolaptan peynir çıkararak onları çimdik çimdik böldüm. Rokaların üstüne attım, cevizleri döktüm. "Ne o?" Dedi bakışları önümdeki tabağa kayınca. "Roka salatası?" Tabağı elime alıp mutfaktan çıktığımda, salondaki tarığa bakıp, yemek masasına bıraktım.

Buraya gelmemizin bir saat sonrası kendine gelebilmişti. Hala aynı muzırlık vardı üzerinde. Bitmiş olan su bardağına sürahiden su katıp geri yanına bıraktım. O sıra içeriye elinde tavuklu, domates tabağıyla hazar girdi. Masaya bıraktı. Bardak ve çatal gibi şeyleri önceden getirmiştik. Bir tek çorba kalmıştı.

"Otur artık. Çorbaları getirip geliyorum." Derken mutfağa geri girdim. Çorba tenceresini alıp içeriye döndüğümde, tarık onun için hazırladığımız tepside ki tabağını, hemen bana uzatmıştı. "İçebileceğinden emin misin?" Diye sordum emin olamayarak. "İstersen yardımcı olabilirim?"

Görmedin Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin