Dün sabah 6'da uyanmıştı. Otobüse bindi. İstanbul'a gitti. Yaklaşık 3 saat sürdü. Yolculuk esnasında düşünecek çok zamanı oldu. Düşünmemek, zihnini durdurmak için kulaklığı takıp rastgele bir şeyler açıp dinledi. Aksi halde gözlerinin önünde hayaller, planlar, olacak olanlar, kaygılar, stresler, olumsuz duygular belirirdi. Nadiren olumlu duygular içinde oluyordu ve bu onun için büyük bir ödül gibiydi. Kafasında dönüp duran bir şeyler vardı. Ne olduğunu anlamlandıramıyordu. Öyle bir yük ki atmaya gücü yoktu. Güçsüz düşürüyordu. Yaşamın gerçeği bu yükler miydi? Zihni sesli bir şekilde konuşuyordu. Onu duyuyordu. Bazen sohbet ediyordu zihni ile. Bazen öfkeleniyordu ona "yeri miydi şimdi bunu düşünecek?" diyordu. Kendisiyle kalınca, kendisine yenik düşüyordu. Üzücü olan ise çekirdek kabuğunu doldurmayacak düşüncelerdi bunlar. Hasta mıydı?
Oturdu. Bir kahve içti. Öylece yere bakakaldı, uzaklara dalmışken buldu kendini. İnsanları izledi. Hepsinin acelesi var, onun yoktu. Bazıları sevgilisi ile bazıları tek başınaydı. Bazıları ciddiydi. Bazıları gülüyordu. Bazıları mutsuz, hissis gibiydi. Bazıları dünyanın en mutlu insanı gibiydi. O ise ne hissediyordu bilmiyordu.
Sıkıldı ve yağmurun altında yürümeye başladı. Yağmur vücuduna değdikçe, özgürleşiyor, ruhu temizleniyor gibiydi. Diğer yandan derin bir acı duyuyordu. Her damla huzur ve acı veriyordu. Bu ikisi bir arada nasıl oluyordu?
Kendi kendine bir kaç şiir mırıldandı ve toplumdan soyutlanmış gibi hissetti. Kimse onu görmüyor, o kimseyi görmüyor gibiydi. Neden böyleydi? Onu huzursuz eden, karamsarlığa, umutsuzluğa sevk eden bu düşünce nereden gelmişti? Neden bu hisleri yaşıyordu? Bunun açıklamasını çok aradı. Çok okudu. Ancak net bir açıklama bulamadı.
Kendini kabul etmeye, onu olduğu gibi kabul eden insanlara ihtiyacı vardı.
İyileşmek istiyordu. İstediği için psikolojik destek almaya başlamamış mıydı? Sadece istemekle oluyor muydu? Olmuyorsa bile bir adım atmıştı ve terapiden çıktı. Kendini özgürleşmiş ve rahatlamış bir şekilde buldu. Geçmişini bir çırpıda anlatmıştı. Destek almıştı, anlaşılmıştı. İyi miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ehvenişer
LosoweEhvenişer, birkaç kötüden en az kötü olanı anlamına gelir. Yaşadığımız hayat böyledir. Hep iyisi, daha iyisini isterken buluruz kendimizi. Ancak yaşam en iyisini vermez. Çoğu anlarda iyisini dahi vermez. Elimizde kötünün iyisi, kötünün az daha kötü...