Şu an aklında hiçbir şey olmasa da yolda yürümeye devam etti. Bisikleti de yoktu artık çünkü olanlardan sonra ailesi bisikletini kırıp paramparça etmişlerdi. Bu yüzden bir süre yürümeli ve sonra otobüse binmeliydi.
Önce bir iş bulmalıydı daha sonra okula devam etmeliydi. Okulunu bırakmayacaktı ne yapıp ne edip okuyacak okulunu bitirip üniversiteye gidecekti. Hayatını yoluna koymalıydı; onu geride bırakan insanlara inat bunu yapmalıydı ve büyüdüğünde karşılarına meslek sahibi bir insan olarak çıktığında onları şaşırtmalı ve pişman etmeliydi.
Nereye gideceğini bilmeden öylesine yollarda yürümeye devam etti. Arayacağı kimse yoktu hatta aramak için telefonu da yoktu. Biraz yorulunca bir banka oturup düşünmeye başladı. Önce iş bakmalıydı aslında açıktan da okuyabilirdi. O sırada kalan zamanında da ders çalışırdı. Zaten okuldaki o aptal insanlardan da sıkılmıştı. Hem de artık bu ilçede de kalmak istemiyordu. Başka bir yerde yeni bir sayfa açmalıydı kendine. Düşüncelerinden arınıp otobüslerin saatlerine bakmak için ayağa kalktığında karşısında bir motorun durmuş ve bir süredir onu gözetlediğini fark etti. Bu motoru daha önceden görmüştü dikkatle bakınca bunun Aren'in motoru olduğunu anladı. Hemen valizini alıp yürümeye başlayınca motor da peşinden gelerek yanında durdu. O yürümeye devam ederken Aren kaskını çıkarmış ve arkasından sesleniyordu "Saye lütfen dur. Seni çok merak ettim." Dedi. Saye arkasına bile dönmeden yolunda hızla gitmeye devam etti. Bu sefer Aren motorunu bırakmış arkasından koşarak geliyordu.
Kolundan tutup "Lütfen Saye konuşalım." Dedi. Saye ani bir refleksle kolunu kurtarınca "Özür dilerim ama seninle konuşmam gerek."
"Ne konuşacağız beni nasıl yarı yolda bıraktığını mı?"
"Saye seni asla yarı yolda bırakmadım ama sen beni yanlış anlayıp hemen beni hayatından çıkardın."
"Yanlış anladığımı düşünmüyorum. Neyse bu konuları konuşmayacağım rahat bırak beni." Dedi Saye kolundan kurtulup yolunda ilerlemeye devam ederek. Ama Aren'in hiç vazgeçmeye niyeti yoktu. Koşarak önüne geçti.
"Eğer bana vakit ayırmazsan seni takip ederim ve asla rahat bırakmam." Dedi. Aşırı inatçı bir kişiliği vardı ve evet istediği olmazsa asla Saye'nin peşini de bırakmazdı. Saye onu bir güzel dövse bile diyeceklerini demeden peşini bırakmazdı.
"Tam bir baş belasısın. Ne konuşacaksak konuşalım sonra yapmam gereken işlerim var."
"Kalacak yer bulman gibi mi?" Saye sinirli gözleriyle onun gözlerinin içine baktı. Nereden bildiğini soracaktı ama bu bile artık umurunda değildi.
"Seni ilgilendirmez." Dedi sadece.
"Hadi motoruma bin gidelim." Saye gözlerini çevirerek sinir dolu bir ifade takındı ama Aren çoktan onun valizini almış motoruna doğru ilerliyordu. Aren motora binerek valizi önüne aldı ve kaskını Saye'ye uzattı. Saye kaskı alarak arkasına oturdu. Aren motoru çalıştırdı ve bağırarak "Hazır mısın? Özlemişsindir." Dedi. Saye cevap bile vermeden tüm ciddiyetini koruyordu. Aren hayatından çıktığında onunla çok vakit geçirmediği halde bu onun kalbini acıtmıştı o yüzden şimdi daha da dikkatli olmalı ve onunla mesafesini korumalıydı.
Motorda Aren'in arkasında otururken kendini ne kadar da güvende hissettiğini fark etti. Aren ilginç bir şekilde ona fazlasıyla güven veriyordu. Ama Saye henüz bu güveni istemiyordu. Bu arada Aren 18 yaşına girmiş ve lise son sınıftı bu sene sınava girecekti sonra da üniversiteye gidecekti. Yani ne olursa olsun yolları mutlaka ayrılacaktı o yüzden onu hayatına almak istemiyordu.
Bir süre motorla gittikten sonra Aren, onu etrafında yeşilliğin bol olduğu bir gölün kıyısına getirmişti. Gölün çevresinde banklar bulunuyordu. Kafe dışında böyle bir yere gelmek Saye'ye iyi hissettirmişti. Beraber motordan inip gölün kıyısına yakın bir bankta karşı karşıya oturdular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE(Yakında basılacak)
Actionİntikam neydi? Soğuk yenen bir yemek mi? Unutmak mı? Peki ya affetmek? Saye'ye göre sadece bir oyundu. Ama sonu ölümden bile daha tehlikeli bir oyun, belki de bir kumar. İkiz kardeşine yapılan zorbalıkların intikamını almak için and içen Saye, kard...