5 Ay Sonra...
Saye yalnızca Seçkin Özen'in adamını öldürme suçundan tutuklanmış nefsi müdafaa ile 5 ay hapis cezası almıştı. Diğer suçların hepsi Sungur'a kalmıştı o ise tedavi için hastanedeydi ve rahatının yerinde olduğunu biliyordu. Bugün ise buradaki son günüydü. Buradaki insanlar onu çok sevmiş ve hayat hikayesini baştan sona ondan dinlemişlerdi. Hayat hikayesini canlı dinlemek onları daha da etkilemiş ve Saye'ye daha fazla hayran olmuşlardı. Bu arada dışarda hâlâ o ve Sungur kahramandı. Saye'ye çok fazla hediye geliyordu.
5 aydır hapisteydi ve artık çıkma vakti yaklaşmıştı, valizindeki son eşyaları toplarken buradan çıkınca ne yapacağına karar vermişti. Doktorluğa devam edecekti zaten son birkaç yılı kalmıştı. Doktorluğu sevdiğine karar vermişti. Yalnızca ama yalnızca insanları kurtaran, iyi bir doktor olacaktı.
Bu arada kendini huzurlu hissediyordu. Mutlu, üzgün, duygulu ya da gururlu değil yalnızca huzurlu. Burada olduğu sürece hep böyleydi huzurluydu. Çünkü artık bitmişti yapacak bir şeyi yoktu. Ailesi güvendeydi, kendi de öyle.
Çıkmasına saatler kala bir gardiyan koşa koşa koğuşlarına girdi. Annesinin uzun süredir hasta olduğunu biliyordu ancak kötülere bir şey olmazdı. Ona da olmayacağını düşünüyordu. Gardiyan genç bir kadındı.
"Sa..Saye. Annen..." dedi. "Nefes alamıyor şu an doktorumuz izinde ambulans yolda ama acil müdahale hayat kurtarır. Sen doktorluğu biraz da olsun biliyorsun. Biraz uğraşsan?" Nefes nefeseydi. Öylesine kötü biri için bu bile fazlaydı. Bu arada annesi ile aynı hapishanedeydiler. Onu fazla görmemişti çünkü oldukça hastaydı, dışarı bile çıkamıyordu.
Saye oldukça sakin bir şekilde hiçbir şey demeden yerinden kalktı. Ne yapacağını bilmiyordu. Şu an hiçbir şey diyemiyordu, endişelenmemişti ya da annesine acımamıştı. Onu gördüğünde duygularının değişip değişmeyeceğine karar vermek için gardiyanı takip etti.
Koğuşa girdiklerinde annesi boğazını tutmuş zar zor nefes almaya çalıştığını gördü. O kendini beğenmiş çocuklarını zorbalayan kadın gitmiş, yerine çaresiz bir yaşlı gelmişti. Saye ona dikkatle baktı. Oldukça yaşlanmıştı. Kadın kızını görünce bir an gözyaşları doldu gözlerine. Saye onun yaptıklarından pişman son halini görmek istemişti. Ama o zar zor ağzından çıkan sözcüklerle şunu söyledi "Senden medet ummakta varmış. Ne olursan ol benim gözümde işe yaramazsın!" Saye ona acıyla baktı. Ne beklemişti? Kızım beni affet mi? Acı bir gülümsemeyle yaklaştı annesine.
"Biliyor musun? Değişmediğin için teşekkür ederim. Çünkü bir an değişseydin sana acıyabilirdim." diyerek uzaklaştı. Gardiyana bakarak "Ben bir doktorum, şeytanı kovan bir hoca ya da hayvanları kurtara veteriner değilim. Onu tedavi edemem." Dedi. Gardiyan onun ne demek istediğini anladı. "A..ama.." dedi ama Saye cevap vermeden annesine bakarak.
"Dilerim ki acı çekerek ölürsün. Şu an bu halde olduğunu görmek bile beni mutlu etti. Anne." Dedi ve arkasını dönerek gitti. Onu ölüme terk etmişti ancak içinde en ufak bir acı bir vicdan azabı yoktu.
Bu arada çıkış saati gelmişti. Koğuşa giderek arkadaşlarıyla vedalaştı ve küçük valizini alarak oradan ayrıldı. Dışarı çıktığı için ya da artık buradan kurtulduğu için mutlu olmuyordu çünkü uzun zamandır yaşamıyordu. Aren ve Sungur yüzünden kendini asla affedememişti. Niran'ı ise oldukça özlemişti.
Kardeşinin ölümünün intikamını almış, asıl suçlular cezalarını çekmiş ve kendisi de buna rağmen halk tarafından çok seviliyordu. Ama ne yazık ki o kendisi tarafından acı çekmek zorunda kalan ya da hayatta olmayan Aren için yas tutuyordu. Buradan çıktığına en çok sevinme nedeni sevdiği, ailesi olarak gördüğü insanları son kez birlikte görecek olmasıydı. Çıkışa yaklaştığında bir sürü gazeteci ve birçok insan gelmişti. Herkese teşekkür ederek yavaşça aralarından geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE(Yakında basılacak)
Acciónİntikam neydi? Soğuk yenen bir yemek mi? Unutmak mı? Peki ya affetmek? Saye'ye göre sadece bir oyundu. Ama sonu ölümden bile daha tehlikeli bir oyun, belki de bir kumar. İkiz kardeşine yapılan zorbalıkların intikamını almak için and içen Saye, kard...