24.Bölüm: "Ölüyken hiçbir duyguya sahip olamazsınız."

460 45 10
                                    

 "Saye herkes gitti sanırım." Dedi Aren. Saye annesinin gülümsediğini gördükten sonra donup kalmış kimlerin gidip gitmediğini bile görmemişti. Aren'den destek alarak zorla kalktı. Arabadan beri elinde tuttuğu börek poşetiyle beraber mezarlığın başına gitti. Mezar taşına baktığında kardeşinin adını görünce uzun bir süre bakışları mezar taşına bakılı kaldı. 21.06.2002 - 25.03.2023 doğum ve ölüm tarihleri yazıyordu. Daha çok gençti. O ölmeyi hak etmiyordu. Toprağını eliyle okşarken "Yanına gelme mi ister misin?" dedi tüm çaresizliğiyle. "Seni burada yalnız bırakmama mı? Orada kavuşmayı? Ya da..." dedi gözlerindeki yaşları silerek "Orada da yanında beni istemez misin?" Bir süre böyle mezarın yanında durdu. Ona aldığı börekleri hemen mezar taşının kenarına koydu.

Kafasını Aren'e bakmak için kaldırdığında ise bambaşka bir yüzle karşı karşıya geldi. Bu kız yıllardır görmediği ve burada gördüğüne oldukça şaşırdığı biriydi. İlay. Kendisini tanımaması için gözlüğünü takıp gitmeye kalksa da İlay onu tanımış olmalıydı ki koşarak gelip koluna yapıştı.

"Saye!" Saye kendini gizlemeye çalışarak kolunu ondan kurtardı.

"Karıştırdınız galiba." Diyerek adımlarını hızlandırdı ama bu sefer İlay onun önüne geçerek gitmesine izin vermedi. Saye'nin gözlüğünü birden çekerek çıkardı.

"Bu gözleri nerede görsem tanırım." Saye hiç karşılık vermeden İlay'a baktı.

Saçlarının şeklini ve rengini değiştirse de dibinden kendi saç rengi gelmeye devam ediyordu. Bıraktığı kahkül ise gözlerini kapayacak kadar uzamıştı. Dudakları hâlâ oldukça dolgun ama şu an hiç olmadığı kadar renksizdi. Göz altları ise beyaz teninin daha çok ortaya çıkartmasıyla mosmordu. Saye ona karşıda içinde nedensiz bir öfke hissetmişti. Gönderdiği videolara bir türlü sahip çıkamamış ve Gaye'nin almasına izin vermişti. Belki o videoları Gaye alamasaydı tüm bunlar yaşanmayacaktı. Şu an kendisi de dahil herkes Saye'nin gözünde suçluydu.

"Beni tanıyıp tanımaman umurumda değil İlay. O yüzden şimdi beni rahat bırak."

"Her yerde seni aradım." Diye bağırdı İlay. Saye gitmek için adımlarını atmaya başlamışken. Hiçbiri Saye'nin umurunda bile değildi. Saye ilerlemeye devam ederken İlay var gücüyle tekrar bağırdı. "Kardeşinin sana bıraktığı mektubu okumak istemiyor musun?" Saye'nin bir ayağı havada kaldı ve olduğu yere adımını indirdi. Daha fazla ilerlemedi. Aren de duyduğu seslerden dolayı endişelenmiş Saye'nin yanına gelmişti. Saye arkası dönerek "Ne mektubundan bahsediyorsun sen?" İlay yaşlarla dolmuş gözlerini yere indirdi.

"Gaye bundan birkaç ay önce bana bir mektup bıraktı. Yakın zamanda buradan çok uzaklara gitme ihtimali olduğunu ve o zaman ne yapıp ne edip seni bulup o mektubu sana vermem gerektiğini söyledi." Saye içindeki kanın sıcaklıkla beslendiğini hissetti. Coşkun ve hareketli bir heyecan içini tam şu an da besliyordu. Gözleri parlıyor sanki yüzündeki her hücre tekrar canlanıyordu. Demek kardeşi onu unutmamıştı. Ama neden şimdi mektup bırakmıştı? Neden daha önce değildi birkaç ay önce? Başı mı beladaydı?

"Mektup Nerede?"

"Bende bana gidelim." Dedi İlay. Saye heyecandan göğsü inip kalkarak konuşamaz bir halde sadece kafasını salladı. Onlar Arenle beraber Aren'in arabasına bindiler. İlay ise beyaz bir arabaya bindi. İlay önde Sayeler ardından gidiyordular. Aren'in olan bitenden haberi olmadığı için sürekli ne olduğunu soruyordu. Saye mezar başındayken Aren onu kardeşiyle yalnız bırakmak için arabada kalmayı tercih etmişti. Bu yüzden hiçbir şeyden haberi yoktu.

Saye kısaca olan biteni anlattı. İlay'ın eskiden kardeşinin yakın arkadaşı olduğunu, kardeşinin okulunda kendisine yardımcı olduğunu.. Hepsini anlattı. Şimdi ise onun evine gidiyordular.

GÖLGE(Yakında basılacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin