Selam sevgili okurlarım lütfen herkes başlama tarihini yorum yazsın😊 İyi okumalar dilerim🌺Trajik olaydan 4 sene önce...
Koltukta oturmuş bir ayna misali kendisini izliyordu sanki. Ona bakarken aynaya bakmış gibi hissediyor, bende dışarıdan böyle mi gözüküyorum diye merak ediyordu. Sarı saçlarını örmeye çalışan, boncuk gözlerine rimel süren kardeşini uzun uzun izledi. Her bir kirpiğine dokundurduğu rimelin fırçasını tutuşunu izledi. Kesinlikle dışarıdan böyle gözükmediğine emin oldu. O çok daha nazik, sevecen, yardımsever ve insan canlısı bir kızdı. Kendisi ise biraz daha soğuk, aykırı ve insanlar tarafından sevilmeyendi.
Peki kendisine dış görünüş olarak neredeyse birebir benzeyen bu kız nasıl oluyordu da dışarıdan bu kadar farklı gözükebilirdi?
Ailenin en değerli kızıydı Gaye. Türkiye'nin en ünlü özel kolejinde %100 burs kazanmıştı. Akıllı, zeki ve çok güzeldi. Kendisi ise ailesinin gözünde yok olmuş olandı.
Daha doğar doğmaz onu yok saymışlardı. Öyle ki adını bile buna göre koymuşlardı: Saye.. Hatırladığı kadarıyla Saye Farsça da "gölge" anlamına geliyordu. Annesi ona daha küçüklükten beri: "Sen sadece bir gölgesin. Kardeşinin ışığı ardında kalan bir gölge." Diyordu. Bu yüzden adından da nefret ediyordu. Aslında bir bakıma öyleydi de kardeşinin gölgesinde yaşıyordu. Öyle ki kardeşinin artıklarından kalanları giyiyor okula giderken eksikliklerini kardeşinin eskileriyle tamamlıyordu. Okulu ise kardeşinin tam tersi vasat bir okuldu. Kenar mahallede bulunan, içerisinde doğru dürüst öğretmen bile bulunmayan bir okuldu.
Peki neden mi ona böyle davranıyordular? Farklı olduğu için. İnsanlar geçmişten bu yana farklı olanları kabul edememişti. Aynı şekilde küçük bir çocuğu da farklı olduğu için doğduğundan beri kabul etmedikleri gibi. Farklılığı ise gözlerinin rengiydi. Bir gözü yeşil bir gözü mavi olan Saye bu özelliğinden dolayı doğduğundan beri insanlar tarafından korkulan hatta istenmeyen biri olmuştu. Ailesi için bile bu böyleydi.
Anne babası daha onlar dünyada değilken kırsal, ücra bir köyde yaşıyorlardı. Annesi onlara hamile kaldığında ise o kırsal köyde hiç doktor yoktu. Doğumunu da evde yapan annesi köyün en yaşlı ebesi sayesinde çocuklarını dünyaya getirmişti.
Ebe ise Saye'yi kucağına aldığı gibi çığlık atmış bu çocuk lanetli diye bağırarak kaçmıştı. Saye küçüklükten beri anlatılan bu hikayeye inanmasa da insanların davranışları yüzünden artık inanmaya başlamıştı. Onun yüzünden dışlanan ailesi babaannesinin bıraktığı şehirde ki eve yerleşmiş ve burada Saye'yi gizli tutmaya karar vermişlerdi. Ama Saye okul çağına gelince bu pekte mümkün olmamıştı. Yine de en cüzi şekilde kendini gösteriyor, onun dışında dışarı çıkmıyor, genelde evin bodrumunda oluyordu.
Her şey gözleri yüzündendi. Bir de tam sağ omuzunun arkasında mühür gibi ince yuvarlak bir iz vardı. Doğum lekesi olarak bildiği bu lekeye de insanlar o ilk doğduğunda lanetlenmiş gözüyle bakmışlar, kardeşi ise biraz daha büyüyünce bunu araştırmış sadece bir doğum lekesi olduğunu söylemişti. Saye ne kadar ona inansa da hala o lekenin insanları kendisinden uzaklaştıran bir şey olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden o işaretten de gözlerinden de nefret ediyordu.
İkiz kardeşinin gözleri ise maviydi. Evet ikisi gözüde. Çok şanslıydı. Keşke benim gözlerimde öyle olsaydı; ikisi aynı olsaydı diye düşünürdü hep. Ama bu şu anda imkansızdı.
İkiz kardeşine küçüklükten beri Saye'nin uğursuz olduğunu söylüyorlardı. Onlar yüzünden küçükken kendisinden korkuyordu ancak büyüdükçe Saye'ye yaklaşıp sevmeye başlamıştı. Şu anda da onu seven tek kişi kardeşiydi. Ancak ailesi Gaye'yi Saye'den uzak tutmanın peşindeydi her zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE(Yakında basılacak)
Acciónİntikam neydi? Soğuk yenen bir yemek mi? Unutmak mı? Peki ya affetmek? Saye'ye göre sadece bir oyundu. Ama sonu ölümden bile daha tehlikeli bir oyun, belki de bir kumar. İkiz kardeşine yapılan zorbalıkların intikamını almak için and içen Saye, kard...