3. Bölüm

432 64 61
                                    


Hafifçe esen rüzgar Wooyoung'un uzamaya başlamış olan saçlarını birbirine karıştırırken gözlerini kapatıp rüzgarı biraz daha hissetmek için elleriyle balkonun çıkıntılarına tutunarak ileriye doğru eğilmişti. Bunu yaparken bir nebze de olsa kendisini dışarıya çıkıp geziyormuş gibi hissettiğinden usulca yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti.

Yine tutsak kalmıştı, hastanedeki gibi. Hastaneyle kıyaslamaya kalkarsa şu anki durumunu tercih edecekti en azından odasında kalsa bile yapabileceği daha çok şeyi vardı ve ne zaman umutsuzluğa kapılsa neyseki başımda ilaç içmem için durmak isteyen birileri yok diyerek iyi taraflardan bakmaya çalışıyordu. Gerçi başında durmak isteyen birisi vardı duruyordu da.

Geçen birkaç saniye boyunca aynı pozisyonda durmaya devam ederken birden belinden sıkıca sarılan kollarla geriye doğru çekilmesiyle kendisine gelmeye çalışırken bedenini hızlıca içeriye taşınıp yatağa oturur vaziyetti buldu.

Anlam veremediği bu olay yüzünden gözlerini aralayıp karşısında soluklanan adama döndüğünde takım elbisesiyle gözünün önünde duran koruması endişeli bir şekilde ona bakıyordu. Gözlerini üstünü tarar gibi gezdirmişti, bir sorun olup olmadığından emin olmak istiyor gibiydi.

Wooyoung afallamış ifadesiyle onu izlerken bir cevap bekliyordu ancak o tarama işlemini bitirdikten sonra hemen balkon kapısını kapatarak tekrardan her zamanki yerine yürümüştü. Tüm bunları yaparken soluklanması hâlâ durmamıştı, neden bu kadar büyük bir tepki verdiğini de anlayamadı.

"Ne yapıyorsun? Kafayı yedin herhalde." dedi kapının yanında hiçbir şey olmamış gibi durmaya devam eden adama.

Cevap yoktu, kararsız duruyor gibiydi. Wooyoung yatağına oturmuş öylece ona bakmaya devam ediyordu az önceki yaptığı şeyin bir mantığı yoktu ona göre.

"Dışarısı... tehlikeli olabilir," San soluklanmaya devam ederken konuştu, kararsız kaldığı konuşup konuşmama duygusunu yenmiş gibiydi. Göğsü hızla inip kalkıyordu. "Yani uzaktan da zarar verebilirler oraya bu kadar yakın durmak tehlikeli." dedi ona bakmamaya devam ediyordu.

Tabii ki Wooyoung bu cevaba inanmamıştı. Bir açıdan mantıklı konuşmuştu ancak diğer yandan da başka bir şeyler döndürdüğüne emindi çünkü koruması durumdan bu kadar emin olsa kendisine diklenebilirdi böylece kestirip atmazdı ya da cevap vermezdi. Nedense açıklama yapma gereği duymuştu hem de hızlı hızlı konuşarak.

"Bu kadar yani?"

"Evet efendim." San sizli bizli konuşmakla senli benli konuşmanın önünü tamamen çizerek yanına bir de efendim kelimesini ekleyince onu iyice şüphelendirmişti.

Garipti.

Muhtemelen tekrardan başka şeyler söyleyip alttan alacak, geçen günlerdeki gibi bir tepki vermeyecekti bu yüzden konuyu uzatmamaya seçti.

Yatağında geriye doğru ilerleyerek içine girip üstüne yorganını çekmişti. Bugün televizyona bakma kararı almıştı. Ekrana bakıyordu ama kafası bir türlü odadaki diğer kişiyi aklından çıkaramamıştı. Kendisine zarar vereceğini mi düşünüyordu yoksa? Gerginlikten dudaklarını kemirirken göz ucuyla ona baktı ve bu kez San bakışlarını üstünden çekmemişti.

"Bir şey mi söyleyeceksin?" diye sorma gereği duydu yoksa bu bakışma inatlaşmaya dönüp tekrardan bir süre böyle kalacaklardı.

Koruması başını çevirip televizyona dönerek eskisi gibi rahatsız olmasın diye gözlerini onunkilerden ayırdı muhtemelen tekrardan ona bakmadığında kendisine bakacaktı. İnatlaşma kısmına yanaşmamıştı bile. O böyle yapınca kendisi de uzatmadan tekrardan televizyona bakmaya devam etti.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin