9. Bölüm

428 63 93
                                    


San dünden daha iyi bir durumdaydı. Odaya girip her zamanki bulunduğu yeri alırken yaydığı o yorgun havanın yerini tekrardan güven kısmı ele geçirince Wooyoung ondaki değişimi fark ederek baştan aşağı onu süzdü. Dünkünden çok farklı gözüküyordu ve sanki eski San'dan çok daha kendinden emindi.

"Seni daha iyi gördüm." dedi bakışlarını gözlerine çıkarırken.

"Sayenizde."

Wooyoung söylenen kelimeye rahatsız olmadı, hoşuna gittiği için ondan gizlemeden gülümsedi. "Toparlanmana sevindim."

"Toparlanmam gerekiyordu." dedi San ciddiydi yine hem ona bakarken hem de konuşurken. "Kendimi savunamazsam seni koruyamam."

San yine o şeyi yapmıştı. Garip ortam oluşmaya başladığı anda Wooyoung ayağa kalkarak dolapta ayarladığı kağıtları ve oyunları alıp yatağına bırakarak tekrardan yerine oturdu.

"Bugün ne yapıyoruz biliyor musun? Benimle resim çizeceksin ya da puzzle mı yapsak? Ne yapmak istersin?" diyip beklentiyle ona baktığında San dayanamayıp sessizce gülmüştü. "Niye güldün ki?"

"Yaşıtı olmadığı için canı sıkılan, evine genç birisi gelince heyecanlanan çocuklara benziyorsun, aynı o heyecan var yüzünde." demişti hiç çekinmeden.

San'a göre şu anda etrafına ışık saçıyordu hem de her şeye rağmen. Bu odaya kapanışı, geçirdiği süreçleri sanki başkası yaşamış gibiydi ve söylediği gibi küçük çocuklardaki heyecan onda da vardı.

"Burada gerçekten yapacak bir şey yok. Çok fazla sıkılıyorum." Dışarıdan bir göz olsaydı kendi haline o da çok üzülürdü. Tamamiyle hapsolmuştu San'ı da yanına kapatmışlar gibi olduğu için belki kendisini anlar gözüyle bakıyordu. "Tamam madem konuşuyorsun o zaman yakın olduğumuzu varsayarak sana sorular soracağım. Kaç yaşındasın?"

Sahiden yakın olmak istediği adamın adını babasından duymuştu yaşını da bilmiyordu.

"30"

Wooyoung kısa bir süre onun yüzüne boş boş bakıp hemen toparlandı. "Yine de sana hyung demeyeceğim. Ben 26'yım."

San'ın profesyonelliği düşünülürse hatta babasının güvenebilecek kadar fazla olduğunu düşünürse bu yaşta olması doğaldı. Wooyoung' da zaten 20'lerinin sonunda olabilir düşüncesiyle arada oluşan birkaç yaş farkına pek de şaşırmadı.

"Bu odada patron sensin. Nasıl istersen." diyerek San onun söylediği şeyi tekrardan hatırlattı. Ciddi misin der gibi ona atılan bakışa karşı duruşunu değiştirmediği için karşısındaki kaşlarını çatmıştı.

"Niye beni alttan alıyorsun?"

"Dün için bir teşekkür."

Sonuçta bir şeylerin sebebi olabileceği için bunu normal bulup meraklandığı konulara geri döndü Wooyoung.

"Bu görevde sen de tehlikedesin. Yani çevren için sorun içermiyor mu? Bilmiyorum, sonuçta onlar da bir şekilde senin için endişelenecek." demişti çekinerek. "Ayrıca otursana şuraya." diye devam etti yatağının boş kalan kısmını işaret ederek.

San hiç düşünmeden bulunduğu yerden oraya doğru yürüdü. Bugün de patronu evde olmadığı için yakalanma korkusunu biraz daha geri plana atarak rahat davranabiliyordu. "Ailem başka şehirde yaşıyor o yüzden rahatım. Onlar için de ayrı olarak endişelenmeme gerek kalmıyor."

Wooyoung başıyla onayladı. Aklında bir soru daha vardı ancak çekincesi de vardı yine de buna rağmen sordu.

"Sevgilin yok yani?" Kısa bir süre yüzüne bakıp tekrardan önündeki Puzzle'a döndü. Yüzüne bakmamaya çalışıyordu, biraz farklı hissediyordu. Puzzle'ı kutusundan çıkararak tüm dikkatini oraya yöneltti bir nevi bu yaptığı kaçış yöntemiydi.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin