18. Bölüm

333 57 76
                                    


Wooyoung merdivenleri sessiz sessiz ve bir o kadar da aceleci bir şekilde inerken birden omuzlarını dikleştirdi. San'ın yanına gitmek için birisine yakalanıp yakalanmaması pek önemli değildi zaten kendi korumasıydı nasıl olduğunu öğrenmesi kimseyi şüphelendirmeyecekti.

Anlık olarak kendisine gelen özgüveniyle birlikte merdivenleri hiçbir şey yokmuş gibi inerken koridordan gelen yardımcılarını ve hemşireyi görmüştü. İkili kendisini görünce kafalarıyla onu saygıyla selamladılar.

"Babam gitti mi?" diye sordu yardımcılarına.

"Yapılması gerekenler hâlâ bitmemiş polislerin yanında duracakmış. Detaylı bilgi alıp geleceğim dedi efendim."

"Tamam sağ ol." diyerek merdivenleri inip kadının yanından geçti. Arkasından baktığında onlar da mutfağa girmişti. Rahatlıkla nefesini verip odasına doğru ilerledi.

San hastaneden çıktıktan sonra kendi odasına yerleştirilmişti. Günlerdir onun başından ayrılmamasıyla birlikte bir de özel hemşire tutulmuştu. Ondan fırsat buldukça kendi odasından kaçıp kaçıp San'ınkine geliyordu. Bu süreçte babasının ne düşüneceğini bile artık önemseyebileceği o noktayı çoktan geçmişlerdi.

Çok fazla korkmuştu. San uyandığından bu yana yanından hiç ayrılmamıştı.

Babası anlamış mıydı bilmiyordu, San için olan endişesini gizleyip gizlememeyi bile düşünmesi gereken bir durumda değildi. Wooyoung'a göre San tamamen kendi gözünde bir kurtarıcıya dönüşmüştü hatta babasına o akşam o kadar çok şey anlatmıştı ki babasının ona olan bakışını da değiştirmek istemişti. San zaten güvenilir biriydi şimdiyse daha da çok güveniyorlardı en azından kendisi buna oldukça emindi. Onun yanına girip çıkması olsun, San'ın kendisine verdiği cevaplar olsun tüm bunlara babası bir tepki vermiyordu.

Yaklaştığı odaya girmek için kapının kulbunu sessizce indirip başını içeriye doğru uzattı ve sırtı yatak başlığına gelecek şekilde oturan korumasını gördü. Odasına alınan televizyona boş boş bakıyordu.

"Uyanmışsın." dedi hemen neşeli bir sesle.

San onun sesini duyunca kapıya dönüp başını aralıktan uzatan çocuğun yüzünü gördüğü gibi gülümsemişti. "Uyanır uyanmaz yüzünü görmek harika bir duyguymuş."

Ona eşlik ederken kapıyı arkasından kapatıp kilitleyerek içeri doğru adımladı. San'ın kendisine yanına gelmesi için kaldırdığı koluna ulaşmak için yatağın diğer tarafına geçti ve yatağa uzanıp kolunun altına geçti. Beline zarar vermemek için çok dikkatli davranıyordu.

San kolunu ona dolarken saçlarından öpüp yanağını saçlarına sürtmüştü. Hareket etmemeye çalışıyordu bu kendisi için oldukça zordu çünkü hareket etmeden Wooyoung'u sevmek çok zordu.

"Çok özledin herhalde beni?" dedi Wooyoung.

San gülümsedi, biraz hareket etmeye çalıştı ama yüzü birden bozulmaya başladığında Wooyoung endişeyle ona baktı. Sorun yoktu, çok fazla ağrı kesici tüketiyordu. Bu yüzden kolunun altındaki adama tekrardan gülümsemeye çalıştı ama Wooyoung bu durumu yemedi. Diğer elini acının refleksiyle beline yerleştiren adamın elini çekerek tişörtünün ucunu kaldırdı ve bandajlı yerin kenarına uzanıp dudaklarını hafifçe dokundurdu. Öpüyordu ama canı acıyacak diye bu kadarıyla yetinebiliyordu.

"Çok." diyerek onu anca cevaplayabilmişti San.

Wooyoung onun tişörtünü indirip tekrardan yavaşça kolunun altına geri döndü. Onun için San'ın yaptığı şey asla unutulmayacak bir şeydi.

Sol tarafı ameliyattan sonra daha iyiye gidiyordu. O akşam çok kan kaybettiği için korumalardan birinin kanı San'la uyuyor diye hızlıca kan alıp ameliyata girmişti.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin