10. Bölüm

422 68 38
                                    


Polisler evin izlenip izlenmediğini anlamak adına akşam operasyon yapmak için evdeki herkesin evi terk etmesini istemişti. Ne yapacakları birimler dışında kimseye aktarılmamıştı belki içlerinden bilgi sızdıran olur korkusunu taşıyorlardı. Wooyoung'un babası bile ne yapılacağını şu anlık bilmiyordu.

Wooyoung için kendi evinden uzakta tek tek ev gibi olan otelden adını vermeden gizli bir şekilde yer ayırtırlarken yanındaki evleri de korumalar ve polisler için tutmuşlardı. Orayı tamamen kendileri için kapatmışlardı.

"Evden çıkmamız gerekiyor." demişti odaya giren babası.

Yatakta oturmuş sessizce San'la birlikte babasının talimatını beklemişti bunca zaman. Onu kafasıyla onaylayıp yerinden kalkarken San peşine takılmıştı.

İçine çelik yelik giymişti Wooyoug. San ise gömleğinin üstüne silah kılıfı geçirmişti böylelikle iki elinin de koltuk altından kolayca ulaşabileceği iki tane silahı vardı. Kendisi Wooyoung'un yanından ayrılmayacağı için polislerden sonra tüm görev kendisine düşüyordu.

Araları hâlâ aynıydı. San onunla konuşmayı bıraktığından beri Wooyoung da onunla konuşmuyordu. Odanın içini tamamen sessizlik kaplayan birkaç günü beraber geçirdikten sonra bu olayla beraber tekrardan koruması yanından ayrılmayacaktı.

Aslında San'a çok alışmıştı, o halini gördüğünde kızsa bile genel olarak kırgınlığına yenik düşmüştü.

Babası önden giderken ortada Wooyoung arkada da San onu izleyerek merdivenlerden inip kapıdan çıktılar. Polislerin yönlendirilmesiyle özel araçlara binerlerken Wooyoung, San, birkaç koruma ve polisler gidilecek otelde duracaklardı.

Polislerin yanında durup arabaya ilerlemeyen babasına baktı. "Sen gelmiyor musun?"

"Ne olacağını bilmiyorum ama ev ve çevresiyle ilgili her bilgiyi benim vermem gerekebilir. Benim burada kalmam en iyisi."

Hiç hoşuna gitmemişti bu durum. "Bu tehlikeli değil mi?"

"Asıl tehlikede olan sensin. Ben başımın çaresine bakarım hem bak," Ceketini sıyırıp yumruğunu göğsüne vurduğunda sert bir ses çıktı. "Ben de ondan giyiyorum."

"Ne zaman döneceğiz?" Wooyoung bu durumu sevmemişti. Babasının burada durması mı tehlikeliydi kendisinin dışarı çıkması mı yoksa her ikisi de mi bunu düşününce zorla yutkunmuştu ama iki tarafta da yoğun bir ekip olacağının da farkındaydı.

"Sabaha karşı, belki daha kısa belki de daha uzun olabilir. Bilmiyorum."

Derip bir iç çekmişti Wooyoung. Akşam soğukluğu beyninin içine kadar etki etmişti.

"San," Babası ona seslenince San hemen yeni talimatı alacağını hissedip ona odaklandı. "Ne yapacağını biliyorsun. Sana güveniyorum."

San tekrardan kendinden emin duruşuyla karşı tarafa yaydığı güven hissini gün yüzüne çıkardı. "Endişelenmeyin."

"Gitmemiz gerek." Yanlarındaki polis artık zaman daraldığı için konuşmayı kısa kesmek zorunda kaldılar.

Yönlendirilen Wooyoung arabanın arka koltuğuna binerken San da yanına oturdu hatta onun kemerini bağladı. Bunu yaparken ona bakmamaya sadece işini yapmaya çalışıyordu çünkü Wooyoung'un da şimdilik iyi gözükmediğinin farkındaydı onu telaşlandırmadan bir sorun yokmuş gibi durmak istedi ama kontrollü bir şekilde.

Kolunun altından bir silahını çıkarıp emniyeti açarak elini bacağının üstüne koyarak bekledi. Ondaki bu hava Wooyoung'un bakışlarını üstüne çekerken San da ona baktı. Konuşmadılar ama gözleriyle merak etme dercesine ona baktığını fark etmişti.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin