25. Bölüm |M|

434 47 86
                                    


Kapıyı açar açmaz Wooyoung'un üstüne atılıp öpmeye başlayan San onu içeriye çekerken arkasından ayağıyla kapıyı kapattı. Kapının çarpma sesi yankılanırken Wooyoung'un üstüne ilerleye ilerleye sertçe duvara yapıştırmıştı. Üstüne o kadar abanmıştı ki bedeni tamamen duvara yaslı kalan adamın her hücresini hissediyordu. Bunun fırsatıyla birlikte bedenini ona sürterek kıpırdanmaya başladığında diğerinin kısık nefesleri duyuldu.

İçinde ona karşı doymak bilmeyen bir tutku vardı sanki dudaklarını ondan çekerse birazdan ölümün eşiğine gelebilirdi.

Diğeri San'ın hareketlerinin altında ezilmeye başlayacakken onun hareketlerinden eksik kalmayarak can çekişmeye çalışan ceketin önünde kalan tek düğmeyi çözerek ceketi iki yana açarak ellerini San'ın belinden dolayıp arkaya geçirdi. Yaralı bölgeye dokunmamaya çalışarak genelde tüm baskıyı kendisinin sağ tarafına kullanarak üstüne doğru çekiyordu. Kaslarının çıkıntılarını görmek bile kalp atışlarını zirveye taşımıştı.

"Birazdan ne olacak biliyor musun?" San acele acele konuşurken bir saniye olsun ondan ayrılmadı.

Önündekinin alt dudağını ısırarak kafasını geriye çekerken onu acıyla inletmiş, onunla ilgilenmeyi bırakmayarak kafasını bu kez boynuyla göğsü arasına gömmek için çenesini tutup başını yana çevirmişti.

Wooyoung'un yüzü gülüyordu. "Ne olacak?"

Tüm baskınlığı eline almak istiyor gibi duruyordu, Wooyoung'un bu durum tabii ki hoşuna gitse de aynı şekilde kendisi de ellerini ondan çekemeyerek üstündeki ceketi omuzlarından çıkarmaya çalışmasıyla ikisi de inatlaşmaya başlayınca San kafasını ondan çekmeden kollarından ceketi çıkarıp yere düşmesine izin verdi. Çok aceleci ve hırçınca davranıyordu.

"Birazdan seni yiyeceğim."

Wooyoung şu an içindeki yoğun bir istekle ellerini onun göğsüne, oradan da karnında gezdirmeye başlayarak çıkıntıları hissetti. İyi hissetmiyordu, çoktan onun etki alanı altına girmişti.

"Başka?" dedi Wooyong.

"Başka?" San deli olmak üzereydi. "Isıracağım."

Onun hali San'ı daha da yükseltiyordu. Çenesini kavrayıp kendisine çevirerek tekrardan dudaklarını onu yiyecekmiş gibi öpmeye devam etti.

Tek özleyen kendisi değildi, Wooyoung yerleri değiştirmek için doğru hamleyi yaparak bu kez üstüne doğru yürüyüp karşıya itmeye çalıştı ama başaramadı. San öyle güçlü duruyordu ki özellikle kendisini kaybetmiş bu haline karşılık gelince tam tersi hareketleri daha da sertleşiyordu. Wooyoung onun bu haline gülerek hoşuna gittiğinin belirtisini diğerine sunarken geriye çekilirken San'ın da gamzesini görmüştü. Dudaklarını ondan çekip yüzünü okşamaya başladığında parmakları onun dudaklarında dolaştı, Wooyoung parmaklarını kabul edip iki tanesini ağzının içinde ağırlayıp emmeye başlamıştı. Bu görüntü diğerinin akıl sağlığı için iyi değildi. Boşta kalan elini kemerine atıp tek eliyle kemerini çözdü, daha sonra da düğmesini açıp fermuarını aşağıya çekti.

Ondaki aceleci tavır Wooyoung'u tekrardan güldürerek kafasını geriye çekmesini sağlarken ağzındaki parmakları da serbest bıraktırmıştı. Gülmesine engel olamıyordu evet, San'ı da gülümseterek gamzesini yüzünde sabit tutmasına devam ediyordu. Bu kendisi için sunulmuş en özel manzaraydı.

San her ne kadar gülüyor gibi dursa da diğeri yüzünden o kadar dağılmış bir haldeydi ki elini aletinde tuttuğunu Wooyoung daha yeni fark etmişti.

"San?" dedi kendisiyle uğraşmaya başlayan adama. Birazdan diz çökecek kıvama bile gelebilecek durumda olduğunu kendisi de biliyordu.

San onun çenesini parmaklarıyla yukarıya kaldırtıp göz göze gelerek tekrardan yüzünü yaklaştırdı. "Beni ne hale getirdiğini görebiliyor musun?" Wooyoung'un elini kendi elinin içine aldığında ondan bir tepki gelmedi, gözlerini kendisininkilerden ayırmıyordu. Önce parmaklarıyla kendisini hissetsin diye dışarıdan dokunmuştu Wooyoung. Bir süre sonra iç çamaşırının içine sokup aletini hissetmesini istedi.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin