19. Bölüm

291 56 116
                                    


"San." Wooyoung onun odasına daldığı gibi yatak başlığına sırtını dayamış adamın elindeki telefonu fark ederek şaşırdı. "Telefona izin var mı artık?"

"Baban öyle söyledi. Gel yanıma." San telefon ekranını kapatıp yana doğru kayarak ona oturması için yer açmaya çalıştı çünkü tamamen yatağın ortasında oturuyordu.

"Kıpırdama." Wooyoung telaşla ellerini ona kaldırıp durdurmak isteyince San da öylece kaldı. Kendisi için açılan küçük alana bile sığabilirdi. Hızlıca diğer tarafa geçip oturarak ne zaman yanına gelse yaptığı gibi kolunu kaldırarak altına girmişti.

San tekrardan telefonunu eline alarak ön kamerasını açıp birden ikisi de kadraja girecek şekilde yukarı tuttu. "Madem her şey düzeliyor o zaman bir adım daha atalım. Birlikte hiç fotoğrafımız yok."

Wooyoung heyecanlanmıştı. "Doğru."

San bir eliyle telefonu tutarken diğer eliyle Wooyoung'un yanağına işaret parmağını bastırdı. Wooyoung onun elini ittirmeye çalışınca tekrar tekrar yapıp sevmeye başladı bu arada da fotoğrafları çekiyordu. Wooyoung'un siniri bozulunca çok tatlı gözüktüğü için buna devam etti. En sonunda o sinirlenip yataktan kalkacakken durup düzgün pozlar vermeye çalıştılar.

Fotoğraflara tek tek baktıktan sonra Wooyoung geriye çıkıp fotoğraf kısmına bakmaya başladı. "Başka fotoğrafların da var mı? Bakabilir miyim?"

"Pek yok arada sırada çekiliyorum."

"Olsun. Merak ediyorum."

"Al bak." Fotoğraflar kısmını açık bırakarak telefonu ona uzattı San.

Telefonu eline alır almaz kabataslak bakmak için kaydırınca bir sürü fotoğrafın olduğunu gördü. "Pek yok dediğin bu muydu?"

"Yani uzun süre olduğu için." diyerek güldü San. Bazen iş hali bazen de kendi çektikleri oluyordu çok nadir dışardaki haliyle çekilmiş halleri vardı.

Wooyoung kaydırdı, kaydırdı çok fazla yukarıya çıktı ve gördüğü fotoğrafla kaskatı kesilirken tek hareket eden şey iki baş parmağıydı. Yatakta San'ın kolunun altında yatıyorken doğrulmuştu. Fotoğrafı büyütüp San'ın yanındaki insanları gördüğü gibi yataktan fırlayıp telefonu yatağa attı.

"Onlardansın."

Korkuyla ağzından çıkan kelimeyle birlikte kalbinin hızlanışı da telaşına eşlik etmeye başladı. Emin olamamıştı başta ancak fotoğrafı büyütünce gerçekle yüzleşmişti. Topluca çekilmiş bir fotoğraftı herkes takım elbiseliydi ve onlar da vardı. En önemlisi San oradaydı, en önde duruyordu o adamlarla yan yanaydı. San'ın o adamlarla bir işi olamazdı.

"Wooyoung?" diye seslendi San, durumu garipsemiş gözüküyordu.

Kapıya yapışık bir şekilde oradan ayrılmayarak gözlerinin içine bakmaya devam ediyordu. Şoktaydı. San'dan bu olaya dair bir tepki gelmiyordu bu da her şeyi yakalayıp yalanını ortaya çıkarmasını düşünmesine sebep oldu. "Yalan söyledin."

"Ne diyorsun?"

Her şeyin bir oyun olma düşüncesi omuzlarına yük bindirmeye devam ediyorken boğazı düğümlenmeye başladı. "Bilmemezlikten mi geliyorsun?"

"Wooyoung neyi?"

"Buraya gelirken görevin neydi kendine aşık edip uygun bir anda beni öldürmek mi?"

San yüzündeki anlamsız ifadeyle ona baktı.

"Wooyoung ne di-" Yerinden kalkmaya çalıştığı için ameliyat olan yeri acımaya başladı ve tekrardan yatağa geri oturmak zorunda kaldı. Normalde kalkarken çok yavaş kalkıp tutacaklarla ilerlemeye çalışıyordu ancak onun sözleri yüzünden hızlı hareket etmişti. Bu da belinin acısını tetiklemişti.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin