35. Bölüm

288 39 56
                                    


Kore'deydiler yeniden. Kendi evindeydi ve yanında da Yeosang'la San vardı. Başlayan olayı bir an önce sonuçlandırıp Fransa'ya dönerek o heyecanla beklediği hayatı yaşamayı istiyordu bu yüzden tek odaklanabildiği şey de bu düşünceydi. Tamamiyle bu düşüncesine sarılarak önünde kaç gün, kaç hafta varsa atlatmayı umuyordu.

Yeosang arkadaşının aynından ayrılmayan San'a göz ucuyla bakarak tekrardan meraklı bakışlarla ona dönmüştü.

"Tekrardan koruman mı oldu?"

"Müebbet görev benimki." dedi San hemen ikiliyi bölerek.

Yeosang göz ucuyla onu işaret edip Wooyoung'a döndü. "Ne diyor bu?"

"Anlatsam da anlamayacaksın bence."

Wooyoung deminden beri gözleriyle atışan ikilinin şimdi de sözsel olarak dönen tartışmasına gülümsedi. "Bir şeyler oluyor da San'ı sorun yapma lütfen."

"Seni aldı dünyanın diğer ucuna götürdü ne demek sorun yapma? Baban için endişelendim adam evde tek duramadı bile. Birden çektin gittin." Ellerini kollarını büyük hareketlerle kullanarak inanamıyormuş gibi bir tepki verdi.

"Jungkook gelmedi mi? Hayret." Göz devirdi.

"Sikeyim onu da." San sinirle başka yere baktı.

"Al benden de o kadar." Yeosang hemen onu onayladı daha sonra ne anlama geldiğini fark edince yüzünü buruşturdu. "Hayır o açıdan değil sadece lafın gelişi yani."

San da yüzünü buruşturdu. "Aynısı."

Hayretle ikiliye bakan Wooyoung ise ortak noktada buluştukları için imalı bir şekilde konuştu. "Siz atıştığınıza emin misiniz? Bence çok iyi anlaştınız."

Yeosang tabii ki onunla iyi anlaşacağını düşünmüyordu. "Hayır sadece ortak düşüncede buluştuk."

"Sinir olduğum bir adamla o cümlenin diğer anlamında bile buluşmak istemem." dedi San.

"Aynısı."

Wooyoung olayı daha fazla uzatmadı, diğer ikili de susmuştu zaten. Şu anki bekleyişin onun için zor olduğunun farkındalardı.

Medyada bazı şeyler duyulmaya başladığı için ülkede büyük bir yankı yapmıştı. Nasıl oldu Wooyoung da bilmiyordu tek bildiği San'a tamam demesiydi. İçindeki duygu seli patlama yaratmadan önünü barikatlarla kapatıyordu ki ne kendini ne de başkasını telaşlandırmasın.

Saatler sonra çağrıldığı yere gidip birtakım açıklamalar yapmak zorundaydı. Sorular soracak insanlar ve kameralar bulunacaktı, polis koruması eşliğinde olacaktı her şey elbette. Dişiyle dilini ısırıp sakinleşmeye çalışıyordu sadece.

"Wooyoung seninle gelmek istiyorum en azından yanında olayım. Niye izin vermiyorsun ki?" Yeosang'ın sızlanışı üzere düşüncelerinden ayrılıp arkadaşına dönmüştü.

"İyiliğin için olabilir mi?" San onu böldü. "Bir sürü kişi olacak ve o an sadece kendisini düşünmesi lazım."

Yeosang konuşan adama kızamıyordu bile. Bakışları tekrardan arkadaşıyla buluşunca Wooyoung'un San'a katıldığına dair kendisine attığı bakışlarıyla karşılaştı. Kafasıyla da onaylıyordu.

"Tamam."

"Mecburum." Wooyoung omuz silkti.

"Sadece dikkat et Wooyoung. Biz hâlâ neler döndüğünü bilmiyoruz, bunları senin anlatacağın kadarıyla öğrenip inanacağız o yüzden düşünerek konuş." Ayağa kalkmıştı Yeosang. Gitmeden önce San'a döndü. "Onun yanından ayrılma."

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin