4. Bölüm

460 65 102
                                    


Takım elbisesiyle her zamanki yerinde duran adam kendisine olan güveniyle bir bakışta bile etrafındakilerin dikkatini çekebilirdi.

Wooyoung yatağının kenarında oturmuş onu izliyordu, rolleri değişmiş gibilerdi şu an. Onu süzüyordu ve gayet iyi gözüktüğüne emindi, bunu neden yaptığını bilmiyordu ama kafasında puanlamıştı bile.

Kendisini kısa buluyordu bu yüzden kendisinden birkaç santim uzun olduğu için memnundu, daha uzun olsaydı ona sinir olabilirdi. Yapılı biriydi bu şekilde işine uygun duruyordu ayrıca ona da yakışmıştı. Yandan baktığı kadarıyla çenesi, burnu hatta dudak yapısını beğenmişti en çok da gözlerini kendisine çevirdiğinde karşı tarafa yayabilecek olduğu tehditkar ifadeyi bile sevmişti.

Tekrardan ona sinir olmak için bir sürü detay arıyordu ama bulamıyordu. Her şey tersine dönüyordu, sinir olmamıştı hatta ve hatta güvenmeye başlamıştı. Hepsi bir yana ona hissettiği duygular değişmeye başlıyordu sadece bir duygusu değişmemişti onu gıcık etmeye devam etmek istiyordu. Belki bir hareketle, üstünlüğüyle kendisini ezebilirdi ama bunu yapmayacağına emindi sonuçta kendisine zarar vermek için değil korumak için görevliydi.

"San." dedi bacakları yerdeyken sallamaya başlamıştı. Ellerini arkaya doğru koyup yataktan destek alarak gülümseyen yüzüyle ona bakıyordu.

San adını duyunca boş bakışlarını kendisine çevirerek devam etmesini bekledi. Bu bekleyişi boşa çıktı çünkü Wooyoung da karşı taraftan cevap bekliyordu ve bu cevap gelmedi. San o devam etmediğinde tekrardan bakışlarını bir noktaya sabitlemeye devam etti.

"Sana söylüyorum."

Wooyoung ondan cevap gelmedikçe gülümsemesi yüzünde daha da geniş bir hal almıştı şu an gülebilirdi de.

"Baksana."

Bıkmış bir ifadeyle Wooyoung'a gözlerini çevirdi San, tekrardan devam edip konuşmasını ve ne söyleyecekse bunu bir an önce bitirmesini istiyordu.

"Çok sıkıldım."

Konuşmasa bile kaşını kaldırarak bu durumda ne yapabilirim görünümünü çizmişti koruması. Onu böyle görünce yeniden bir inatlaşma başladığını hissettiği için yerinden kalkarak yavaşça ona doğru adımlamaya başladığında San'ın bakışları onun üzerinden çekilmemişti.

Tam olarak tekrardan karşısına geçip ellerini arkasına alarak ona bakan Wooyoung gözlerini onunkilerden ayırmayan adama bir kez daha şaşırdı. Ne yapmaya çalıştığını da anlamıyordu. Bir an konuşuyordu bir anda konuşmayı kesiyordu ya da birden ona bakmayıp bakışlarını kaçırıyordu birden gözünün içine inatla bakmaya başlıyordu.

"Genelde etrafımdaki insanlar bu durum yüzünden oldukça meraklıdır bir sürü sorular sorarlar sen neden sormuyorsun?" demişti yine etrafa sessizlik yayılırken devam etti. "Ve genelde ben de bu durumu düşüncesizce bulup sinirlenirim ama sana bir soru sorma hakkı verebilirim çünkü buraya geldiğinden beri-"

"Buna gerek yok." dediği gibi karşısındakini susturmuştu San.

"Neden?"

"Merak etmem yasak aynı şekilde konuşmam da yasak." San'ın ses tonu iyice kısılmıştı fısıltı gibi konuşuyordu.

"Arkanı kollarım demiştim bu kadar stres yapma ayrıca babam öğrense bile ne olacağını düşünüyorsun ki? İşini iyi yaptığının farkında seni kolay kolay kovmaz."

Wooyoung ne derse desin diğerini ikna edemediğinin farkındaydı canı isterse konuşuyordu istemezse konuşmuyordu. Onu konuşturmanın başka yöntemlerini aramaya kalktı bunu yaparken de ondan uzaklaşıp arkasını dönmüş yavaş adımlarıyla yürümeye başlamıştı.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin