Bundan birkaç ay önce hayatı yine hiç olmadığı noktaya gelerek değişmişti ancak bu kez güzel bir şekildeydi. Şimdiyse en azından birkaç hafta öncesine dönseydi tekrardan kötü hissedeceğini, daha da acınası bir hale geleceğini düşünemezdi.Wooyoung babasıyla birlikte Seul'deki asıl evlerine geri dönmüştü çünkü her şeyin düzeldiği polisler tarafından bile onaylanmıştı. Bir şeyler düzelmişti, kendisi hariç.
Eski hayatına dönmüştü artık özgürdü. Etrafta korumalar yoktu, polisler yoktu hatta hiç kimse yoktu. San yoktu. San tam bir aydır yoktu.
Eve geldiğinden beri camın kenarında oturup onun gidişini kabullenmeye çalışıyordu. Bir şekilde orada durarak sanki gelişini görecekti. Zamanında böyle filmleri izleyip dalga geçer diğer kişinin kaybettiğini söylerdi, başına geleceğini bilmiyordu. Başta ona yaklaşıp kafasını dağıttığını düşünmesi şu an tam bir saçmalıktı. Bu kadar tutulacağını bilmesi gerekiyordu, özellikle ondan karşılık aldıktan sonra. Tabii hepsi gerçekse.
Dışarıdaki yaşamında kendisini hiçbir zaman ezdirmeyen, dışarıya karşı her açıdan kendisini koruyan birisi olduğu için ne arkadaş acısı ne de aşk acısı yaşamıştı. Onun için hep ön planda kendi duyguları ve hisleri vardı ta ki ona kadar.
Hiç olmadığı kadar hissizleşmişti. O olayı yaşadığında, hastaneye gittiğinde bile bu kadar boşluk hissini içinde barındırmıyordu.
Buradaki günlerde neler yapabilirim diye çok düşündü, çok düşündü ama sadece onu düşündü. O odada bile çok sıkıldığını düşünüp film izlerdi, kitap okurdu hatta San'a bulaşırdı. Her yolu bir şekilde ona çıkıyordu. Bu evdeyken her şeyi yapabilirdi, dışarı da bile ama yapacak gücü yoktu.
Bir gün eline kalem alıp bir şeyler çizmek istediğinde başaramadı ve eline tekrardan bir kitap aldı ancak oradaki bir cümle yüzünden kitabın kapağını kapattı.
Değer verdiği biri tarafından kalbi kırılınca böyle oluyormuş demek ki insan: Bomboş.
Okuduğu cümleden sonra toparlanacağının sözünü kendine çok verse de başaramadı. Konu o olunca aptallaşmıştı, bunu San'a da söylemişti. Aptallandığından yararlanmış olabilirdi.
Neden ulaşmıyordu kendisine?
Onu en çok da terk edildi mi yollandı mı hissi üzüyordu. Babası sadece görevi bittiğini için gitti diyip kenara çekilmişti peki San neden vedalaşmadı? Neden gideceğini söylemedi? Her şey planlı mıydı? Neden kendisine ulaşmaya çalışmamıştı? Yoksa... Gerçekten onlardan mıydı? Kafayı yiyecek noktadaydı.
Babasına çok sormuştu ama tek dediği şey korumalarla birlikte onu da yolladığıydı. Rick'i konumundan edecek bir adamın bu kadar kolay gitmesine izin vermezdi çok mantıksız geliyordu. Babasının, aralarında yaşananları öğrendiğini düşünse de kanıtlayamadı hatta babası da bir şey söylemeden eski yaşamına hızlıca uyum sağlamaya başlamıştı bile.
Yatağında canlı canlı öldüğünü hissediyordu.
Çalan zil onu kendisine getirirken iki saniyeliğini San'ı kafasından çıkarmıştı. Yatağından kalkıp merdivene ilerlerken yine aklına gelmişti. Tüm günü bu şekilde geçiyordu. San'ı unut, San'ı hatırla.
Ona tek mantıklı gelen şeyi yaparak akşama doğru Yeosang'ı eve çağırmıştı. Arkadaşı aylar sonra ona ulaştığı için şok olmuştu ve Wooyoung biliyordu ki çok fazla sorularla, açıklamalarla yüz yüze gelecekti ama umursamadı. Yeosang'ı özlemişti onu yanında istiyordu zaten geçen bir ayda ulaşmadığını söylerse de ondan bir ton laf işitecekti.
![](https://img.wattpad.com/cover/364716757-288-k163083.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
until you |woosan|
FanfictionTanık koruma programına alınan Wooyoung'un özel korumaya ihtiyacı olduğunu düşünen babası San'ı işe alır. "Her şey kötü gidiyordu ta ki San'a kadar."