40. Bölüm |Final|

107 24 48
                                    


"Niye yüzüme kapattın?"

Yeosang'ın sesini telefondan duyarken gözlerini ovuşturarak hızlı adımlarla balkona doğru koşmuştu Wooyoung. San telefon sesini duyunca yatakta kımıldandığı için o uyanmasın diye acele etmişti. Aramasını hemen yok sayıp yolda kendisi aramıştı.

"Saat farkını unuttun herhalde burada sabahın körü ve San uyuyor." dedi uykulu sesiyle.

Ovuşturduğu gözleriyle karşısındaki Eyfel Kulesi manzarasına bakarak demirlere doğru yaslanıp sabah soğukluğunda esen havanın kendisine doğru gelişini kabul etti.

"Nasıl gidiyor?" Yeosang'ın uyuyorsan sonra konuşalım tarzı bir şekilde konuşmaması diğerini güldürmüştü. "Merak ettim hadi."

"Balkondayım, burada hava çok güzel." diye mırıldandı. "Biraz soğuk esiyor ama-"

"Onu demiyorum Wooyoung aranız nasıl her şey yolunda mı yani? Oraya gittiğinizden beri doğru düzgün konuşmadık. Kendinize gelmeniz için de çok baskılamadık biliyorsun."

Her şey yoluna girdikten sonra devletin de izniyle artık yurtdışına çıkmalarında bir engel kalmadığı için birkaç hafta önce Fransa'daki evlerine geri dönmüşlerdi. Babasının sorun çıkarmaması bir yana San'ın kendisinden uzak kalsa bile başka bir ülkeye kendisi için gelmesi hayatı boyunca yapılan en büyük fedakarlıklardan biriydi.

"Buraya gelişimiz olimpiyatlara denk geldiği için San'ın aklı dağıldı, yani iyi yönde. Hiç görmediğim heyecanlı bir yönünü gösterdi resmen." demişti Wooyoung o anladı hatırlarken.

San'ın pek çok yönünü görmüştü, kendisine yaklaşımı olsun koruyuşu olsun ama bu çok farklıydı ve Wooyoung bir kez daha bu ülkeye taşınmakla doğru bir karar verdiklerine emindi.

San eskisi gibi diken üstünde değildi. Wooyoung'un kendi ülkerinde bu kadar tanınması bir yere kadar güzeldi, bir yerden sonra da rahatsız ediciydi. Fransa'da kimse onları tanımadığı için rahatlardı. Özellikle San olimpiyatları izlerken bütün odağını onlara verdiği için Wooyoung'dan uzak kalma girişiminde bile değildi, tam tersi küçük bir çocuğun heyecanını içinde barındırıyor gibiydi.

"Düzeldi mi yani? Senden uzak duruyordu en son." Yeosang'ın sesini duyunca kendisine geldi.

"Şey," dedi çekinerek.

"Bir şey olmuş."

"Oldu evet."

"Ne oldu Wooyoung? Kötü mü?"

"Kore'nin ilk kazandığı akşam bir şeyler yaşandı işte. Uzak kalmak istemedi hatta kendisi başlattı, o günden sonra da aramız iyi. Eskisi gibi mükemmel değil ama toparlıyoruz." demişti Wooyoung hızlı hızlı kelimeleri peş peşe sıralayarak.

Kore birinci sırayı alırken eve döndüklerinde San içindeki heyecanı tutamamış ve Wooyoung'u kendine çekmişti sonrasında da olan olmuştu. Zaten birbirlerinden uzak kaldıkları dönem yüzünden bu işi daha da uzun yapmalarını sağlamıştı ve San sonrasında yeniden değişmedi, o günkü gibi kalmaya devam etti.

Yeosang'dan başta ses gelmese de sonrasında gülmesini bastırır gibi sesler duyulmuştu.

"Tamam, öğrendin işte bir şey söyleme kapat." diye sızlandı Wooyoung. Henüz ayılamamıştı ayrıca anlatacak bir şeyi ise yoktu artık. "Dur," dedi aklına gelenle kapatmadan önce.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin