26. Bölüm

311 52 128
                                    


Yüzünde oluşan gülümseme yol boyunca onu rahat bırakmadığı için eve geldiğinde kendisini durdurmak zorunda kalmıştı. İnsanlar onu görünce kendisine tip tip bakmaya başlıyordu ve tüm bunlar San'ın yüzünden. Akşam da sabah gelirken de San o kadar güzel ilgilenmişti ki hayatında hiç bilmediği sevilmeyi bu kadar fazla yaşamak kendisini aptallaştırıyordu.

Varı, yoğu, hayatının devamı, geleceği her şeyde artık San olaya adım atmıştı. Hayatının devamında bir şey yazılacaksa yanına San diye parantez açılması gerekiyordu hatta bu parantezi paragraflarla döşer yine de kapatamazdı.

Kapıdan içeriye girdiğinde salonda babasının oturduğunu ve başka bir adamla konuştuğunu gördü. İkili kendisine dönerken adamın dövmeli, piercingli birisi olduğunu fark etti. Orta yaşlarda duruyordu, ne çok gençti ne de çok yaşlıydı ama kendisinden büyük olduğu belliydi.

"Gel Wooyoung."

Babası onu yanına çağırırken gülümsüyordu, diğer adam da öyle. İçi onları görür görmez huzursuzluğa kapılmıştı kesin bir şey dönüyordu bu yüzden de çenesiyle diğer adımı babasına gösterdi.

"Kim bu?"

Babası gururla kendisini dikleştirip yanındakini işaret ett. "Yeni koruman. Jungkook."

Kaşlarını çatmıştı. "Derken?"

"Eskisi gibi bir durum yok endişelenme sadece arada bir yanında olsa iyi olur. Bir yere gideceğin zaman falan sonuçta neler olabileceğini bilmiyoruz bu rahatlama hissine çabuk alıştık."

Şaka mı yapıyordu? Yeni bir koruma nereden çıkmıştı yine?

"Nedenmiş o?" Bacağının ağırlığını diğerine verirken çatık kaşlarıyla bu durumdan oluşan memnuniyetsizliğini her şekilde ikiliye yansıtmaya başladı. Ne olacaksa olsun dedi. "San'la görüştüğümü biliyorsun değil mi? Ona gittiğimde sana haber versin diye mi yapıyorsun bunu? Ne olacak anlamadım sen böyle yapınca onunla görüşmeyi bırakacağımı falan mı düşünüyorsun?"

Oğlunun tepkili halinin tersine kendisi sakin kalmaya çalışarak, "Wooyoung onunla yakın olmanı istemiyorum." demişti sakin bir tonla.

Kendisini çıldırtırken onun sakinliğine hayret içinde bakmıştı Wooyoung. "Ben istiyorum."

"Benimle inatlaşma."

"Al onu kendine koruma yap benim ihtiyacım yok." dedi tekrardan yanındakini işaret ederek. Arkasını dönüp odasına çıkmak istedi daha fazla bu saçmalığı dinlemek istemiyordu. Ne demek yeni koruma? Üstelik bu San değildi.

"Nereden biliyorsun ihtiyacın olup olmadığını? Nasıl birden bu kadar rahatladın aklım almıyor. Ben hâlâ rahat değilim Wooyoung, o görüştüğün adam da beni geriyor. Onun hakkında doğru olmayan şeyler var."

"Niye ya?" Tekrardan ona dönerek isyan bayraklarını çekmeye devam etti.

"Onlarla çalıştığını öğrendim. Böyle adamlar genelde çalıştıklarına sadıktır ihanet etmezler. Onların tarafından bir durum varsa bağlılık yemini bile etmiştir neler olduğunu gider anlatır."

Her şeyi öğrenmesi muhtemeldi bu yüzden şaşırmamıştı. San'ı tamamen kendisinden uzaklaştırma sebebi de ya buydu ya da kendisiyle olan yakınlığıydı hatta ikisi birden de olabilirdi. Ya da hiçbiri direkt kendisi rahatsız olup bitirmiş bile olabilirdi.

"San'ı tanımıyorsun." dedi bu kez sakinleşmiş, babasını inandırmaya çalışarak adımlamıştı.

Babası başını yana eğerek onu izledi. "Sen ne kadar tanıyorsun?"

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin