5. Bölüm

434 58 70
                                    


Tüm gün boyunca tek kelime bile etmemişti Wooyoung.

San odaya girdiğinde patronuyla karşılaşmıştı o yokken kontrol ettiği anlardan birindeydi özellikle hâlâ kafasında korktuğu düşünce yüzünden oğlu banyodayken bile tetikte kalmaya çalışıyordu. Oturduğu yataktan kalkıp San'a bir sorun olup olmadığını sorduğunda San geçen günler için hiçbir şeyden şüphelenmediğini iletmişti.

Onlar konuşurken de Wooyoung kıyafetlerini giyinmiş ıslak saçlarıyla banyodan çıkmıştı. En son o zaman göz göze gelmişlerdi o andan sonra ne yüzüne bakmıştı ne de konuşmuştu.

San tekrardan görevini yapma bilinciyle gözlerini ondan ayırmadan devam ediyordu. Rahatsız hissettiğinde bakışlarını çekmeyi düşünüyordu ama Wooyoung hiç onu umursuyor gibi gözükmediği için işini yapmakta daha rahattı.

Wooyoung yatağına uzanmış eline bir kitap alıp onu incelemeye başlamıştı, uyku saati gelene kadar bu böyle devam etmişti. Muhtemelen sabah başlamıştı akşam da kitabı bitirmişti belki de bu yüzden kafası dağılmış etraftaki hiçbir şeye odaklanamamıştı en azından San'ın düşüncesi bu yöndeydi.

Sıkıntıyla okuduğu kitabın kapağını kapatırken yerinden kalktı Wooyoung. Giyinme odasına gidip ne yapabilirim diye baktı ancak yapacağı hiçbir şey yoktu. Her şey düzenli duruyordu yapabileceği maksimum şey her yeri dağıtıp baştan düzenlemek olurdu buna da üşenirdi. Birkaç saniye orada oyalandıktan sonra San'ın önünden geçerek balkonun önünde durdu, orayı da izle izle nereye kadar diyerek arkasını dönecekken San'ı dibinde bulmasıyla geriye çekilirken düşecek gibi olduğu için San hemen onu kolundan yakaladı.

"Dikkat et."

San'ın tok sesini duyunca konuştuğu için şaşırsa da ona bunu belli etmeden kolunu onun sıkıca tuttuğu elinden kurtardı.

"Dibimde durma sende." dedi umursamazca.

Yanından geçip odanın ortasına doğru yürürken San tekrardan onu takiplemeye başladı. O peşinde dolandıkça sinir oluyordu, peşinde dolandıkça ne yapacağını şaşırıyordu. Kapının önünde durmaya devam edebilirdi mesela ne diye peşinde dolanmaya başlamıştı?

"Yerine geçsene sen." dedi ona dönmeden. Farkında olmadan tekrardan giyinme odasına doğru yönelmişti.

"Benim yerim sizin yanınız." dedi San düz sesiyle devam ederek.

Wooyoung'un adımları duraksadı, giyinme odasının ortasında durmuştu arkasında da onun durduğunu hissetmişti.

Anlıyordu göreviydi, onu takipleyip gözetmek zorundaydı bir yerde ama git gide bu durum garip bir hal almaya başlamıştı. Bir yandan susup kendisini sinir ettiği cümleleri diğer yandan altından ima arayıp bulabileceği cümleleri çatışmaya başlamıştı.

"Dalga falan mı geçiyorsun?" Yavaşça ona doğru dönerek korumasıyla göz göze gelmişti.

San yine tüm heybetiyle gözünün önünde dururken göğsünü kabartmaya devam ediyordu. "Gerçeği söylüyorum, benim görevim-"

"Bak, beni cidden sinir ediyorsun." dedi Wooyoung sakin bir tonla ama içi hiç de sakin değildi. "Ya sus ya da düzgün konuş, kafamı karıştırma mesela. Görevim diyip duruyorsun anladık onu."

"Neden sinirleniyorsunuz ki?"

Wooyoung birazdan saçını başını yolacaktı. Parmaklarını kendi uzun tutamlarına atıp çekmemek için tüm sakinliğiyle onun yanından geçerek sanki onu hiç önemsemiyormuş görüntüsü çizdi.

Kaçan kovalanır gibi bir durumun gerçek olduğunu düşünüyordu. Onun üstüne ne kadar giderse o kadar zor konuşturmuş, şimdiyse çok kolay bir şekilde cevap alabiliyordu. Sırtını ona döndükten sonra dudakları memnuniyetle yukarı doğru kıvrıldı.

until you |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin