Holy Night: My Husband is Definitely a Paladin (R19)

Bölüm 11

Bunun doğru olmasının hiçbir yolu yoktu. Irene, gözlerini açtığında etrafında toplanan insanlardan çok odanın savurganlığına şaşırmıştı. Geçmiş yaşamında Prenses Cecilia'nın odasına çağrıldığında gördüğü geniş ve lüks odaya benziyordu. Doğal olarak, bunun geçici bir düzenleme olduğunu ve yer değiştirmesi gerektiğini varsaymıştı.

Bu nasıl onun odası olabilirdi?

"Bu doğru olamaz. Az önce yeniden değerlendirildim ve 9. sınıf bir sıralama aldım. Yani, daha küçük bir odada olmalıyım, böyle bir yerde değil..."

"Hayır, burası gerçekten senin odan, Irene."

Michael'ın iddialı tepkisi karşısında, Irene hiçbir şey söyleyemedi. Sözleri sağlamdı, bu da gerçekten bu odanın onun odası olduğunu gösteriyordu.

'Ama nasıl?'

Tipik olarak, daha düşük dereceli temizleyiciler, yalnızca önemli bir etki veya önemli miktarda para harcayarak daha iyi odalar sağlayabilirdi. Ancak, Michael, Tapınak Şövalyelerinin Komutanı olmasına rağmen, yalnızca tapınağın sınırları içinde yetkiye sahipti. Dışarıda, Krallıklar İttifakı'nın yetkisi altındaki bu kalede, bir yabancı muamelesi görüyordu. Bu nedenle, bu tür konaklamaları güvence altına almak için etkisini kullanması pek olası görünmüyordu.

Etki yoluyla değilse, o zaman önemli harcamalar yoluyla olması gerekiyordu. Ancak, Irene bu kavramı saçma buldu. Geçmiş yaşamında Michael, kişisel rahatlık için bir kuruş bile harcamamıştı. Kalede sunulan temel hükümlere bağlı kalmış, asla kişisel bir şef istememiş veya yağlı yiyeceklere düşkün olmamıştı. Aynısı hayatının diğer yönleri için de geçerliydi.

'Başlangıçta bu kadar parası olamazdı.'

Irene, Michael'ın mütevazı yaşam tarzını yansıtırken, onun için ayrılmış lüks oda karşısında daha da şaşkın kaldı.

Diğer şövalyeler gibi, Michael da zindan ödüllerini İttifak'ın müzayede evi aracılığıyla satıyordu. Ancak aradaki fark, tüm gelirleri doğrudan tapınağa göndermesiydi.

Başını kaşırken, bunun gerçekte nasıl olduğu konusunda hala şaşkın kaldı. Sonunda Michael şaşkınlığını farkederek bir açıklama yaptı.

"Burası Tyrenia Krallığı tarafından sağlandı. Bu kaleye gelmeden önce, krallıklarında ortaya çıkan dengesiz bir zindanın ortadan kaldırılmasına yardım ettim. O zamanlar, herhangi bir şükran ifadesini reddetmiştim..."

Açıklamaya devam etti.

"Çöktüğünde, büyükelçileri bu yer için peşin ödeme yaptıkları konusunda ısrar etti, bu yüzden reddedemedim. Her şeyden önce, güvenliğini ve rahatını sağlamak için seni buraya getirdim."

"Ah... Anlıyorum."

Irene, konaklamayı kendisinin güvence altına almadığını fark ederek dikkatle dinledi. Görünüşe göre iyilik Tyrenia Krallığı tarafından verilmişti. Belki de tekrarlanan şükran ifadelerini ve lüks odayı reddetmek garip olurdu.

Sonra, Irene aniden bir şey fark etti.

"Ama adımı nereden biliyorsun..."

Ziyafette kendini tanıttığını hatırlayamadı.

Michael sorusuna cevap vermekte tereddüt etmedi. "Uygun tanıtımlar hiçbir zaman yapılmadı ve adını izinsiz kullandığım için özür dilerim. Ben sadece İttifak rahiplerinin ve adamlarının geçerken söylediklerini duyduğumda öğrendim."

"Özür dilemeye gerek yok. Düzgün bir tanıtım yapmadığım için özür dilemesi gereken benim. Ben Irene Rhodiam."

Irene duruşunu düzeltti ve hafifçe başını eğdi. Buna karşılık, Michael dik durdu, bir elini göğsüne kaldırdı ve onu bir şövalye gibi selamladı.

"Ben Michael."

Çok kısa bir girişti ve oda bir kez daha garip bir sessizliğe büründü. Irene sonunda sessizliği bozdu.

"Hımm, dün hakkında, ziyafetteki eşleştirme..."

O bitiremeden, Michael önleyici bir şekilde tekrar özür diledi.

"Dünkü kabalığım için özür dilerim. Başkalarının önünde saflaştırma yapmanın eşleşmeyi hemen doğrulayacağını fark etmemiştim."

Sonra, Irene'e içtenlikle baktı, bir soruyla devam etti. "Başka bir şövalyeyle eşleşme planın var mıydı?"

Vardı. Michael gelmeseydi, o küçük şövalye ile eşleşirdi.

Irene bir anlık o şövalyeyi düşündü, adını bile bilmiyordu, sonra başını salladı.

"Hayır, aklımda başka bir şövalye yoktu."

Michael mırıldandı, "Çok şanslıyım. Başka bir şövalye ile bir çift oluşturmuş olsaydınız, oldukça garip olurdu."

O anda, Irene açıklanamaz bir ürperti hissetti ve bu ürperti titremesine, elini koluna doğru fırçalamasına neden oldu. Michael sadece bariz olanı söylüyordu, ama sözleriyle ilgili bir şey onu huzursuz etti. Irene rahatsızlığı sallamaya çalışarak dudağını ısırdı.